21 Ekim 2013 Pazartesi

Ve İşte Onu Böyle Kaybedersin

Ve İşte Onu Böyle Kaybedersin, Junot Diaz tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz.| Domingo Yayıncılık, Roman, 9786054729142, 213 Sayfa, Ekim/2013


Kitabın 2.3. ve 4.sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

KÖTÜ BİRİ DEĞİLİM. Bunun kulağa defansif, ilkesiz geldiğini biliyorum; ama doğru. Herkes gibiyim; zayıf, hata dolu, fakat temelde iyi. Magdalena aynı fikirde olmasa da. Beni tipik bir Dominik erkeği olarak görüyor; şehvet düşkünü götün teki. Aylar önce, Magda hâlâ benim kızımken ve neredeyse her konuda aşırı dikkatli olmam gerekmiyorken, onu seksenli yılların tarzında dağınık saçlı bir kızla aldattım. Bunu Magda'ya söylemedim. Bilirsiniz işte. Bu kadar pis kokan bir kemiği hayatının arka bahçesine gömmek daha iyidir. Fakat Magda onu aldattığımı öğrendi, çünkü mahalleli kız ona mektup yazdı. Ayrıntılı bîr mektup. Sarhoşken kankalarına bile anlatmayacağın şeyler.
Mesele şu ki, o küçük aptallık biteli aylar olmuştu ve Magda ile aramız düzeliyordu. Birbirimize onu aldattığım kış boyunca olduğumuz kadar uzak değildik. Soğukluk geçmişti. Arada sırada bana geliyordu ve benim taş kafalı kankalarımla takılmaktansa ben ot içerdim, o sıkıntıdan patlardı film seyrediyorduk. Arabaya atlayıp değişik restoranlarda yemek yiyorduk. Crossroads'da sergilenen oyunu görmeye bile gittik; onun önemli siyahı oyun yazarlarıyla fotoğraflarını çektim, gülümsemekten ağzının menteşeleri yerinden sökülecek İzlenimi uyandıran fotoğraflar. Çifttik bir kez daha. Hafta sonlan birbirimizin ailesini ziyaret ediyorduk. Herkes kalkmadan saatler önce küçük restoranlara gidip kahvaltı ediyor, birlikte New Brunswick kütüphanesinde zaman geçiyorduk, şu Carnegie'nİn vicdan parasıyla inşa ettiği kütüphane. Güzel bir uyum yakalamıştık. Sonra şu meşhur Mektup bir "Uzay Yolu" bombası gibi düşüp her şeyi patlattı; geçmişi, şimdiyi, geleceği. Ailesi beni öldürmek istiyor. Son iki yıldır vergi iadesi beyannamelerini doldurmuş olmamın ya da bahçelerini biçiyor olmamın hiçbir önemi yok. Babası, ki bana oğluymuşum gibi davranırdı, bana telefonda götün teki olduğumu söylüyor ve kendini telefon kordonuyla boğuyormuş gibi sesler çıkarıyor. Sen yok hak etmek ben sana İspanyolca konuşayım, diyor. VVoodbridge alışveriş merkezinde Magda'nın arkadaşlarından biriyle karşılaşıyorum Claribel, biyoloji diploması ve çekik gözleri olan Ekvatorlu bir hatun ve bana birilerinin en sevdiği çocuğunu yemişim gibi bakıyor.
Magda ile işlerin nasıl gittiğini duymak bile İstemezsiniz. Beş trenin çarpışması gibi. Bana Cassandra'nın mektubunu fırlattı mektup beni ıskalayıp Volvo'nun altına yuvarlandı-sonra kaldırıma oturup derin soluklar almaya başladı. Ah, Tanrım, diye inliyordu. Ah, Tanrım.
Kankalarım bu noktada Külliyen İnkâr yöntemine başvuracaklarını iddia ettiler. Hangi Cassandra? Deneyemeyecek kadar berbat durumdaydım, kusabilİrdim. Yanma oturup bana vurmaya çabalayan kollarından tuttum ve beni dinlemek zorundasın, Magda, yoksa anlayamayacaksın, gibi aptalca laflar ettim.

MagdaYi anlatayim size. Özgün bir Bergenline'lıdır; kısa boylu, büyük ağızlı, geniş kalçalı ve içinde elini kaybedebileceğin siyah kıvırcık saçları olan bir hatun. Babası fırıncı, annesi kapı kapı gezip çocuk kıyafetleri satar. Katır gibi inatçı olabilir ama aynı zamanda bağışlayıcıdır. Katolik. Her pazar beni İspanyol Ayİni'ne sürükler. Akrabalarından biri hastaysa, özellikle Kübadakiler, Pennsylvania'daki rahibelere mektup yazıp onlardan ailesi İçin dua etmesini ister. Kentin bütün kütüphane memurlarının tanıdığı bir kitap kurdu, öğrencileri tarafından sevilen bir öğretmen. Benim için sürekli gazetelerden bir şeyler keser, Dominik Cumhuriyeti'ne dair haberler. Onu her hafta görmeme rağmen bana yine de e-postayla klişe mesajlar atar: Beni unutmayasın diye. Aldatmak için Magdadan daha kötüsünü bulamazsın. Her neyse, onu aldattığımı öğrendikten sonra olanları anlatıp sizi sıkmayacağım. Yalvarmalar, kırık cam parçalarının üstünde sürünmemeler, ağlamalar. İki hafta boyunca birkaç kez evine gittikten, ona mektuplar gönderdikten ve gecenin muhtelif saatlerinde aradıktan sonra, durumu toparladık. Bu tekrar ailesiyle yemek yediğim ya da kız arkadaşlarının barışmamızı kutladıkları anlamına gelmiyordu. O kancıklar, Hayır, diyorlardı, Jamds, asla. Magda bile önce barışmaya sıcak bakmıyordu, fakat geçmişin İvmesi benden yanaydı. Bana onu neden yalnız bırakmadığımı sorduğunda ona gerçeği söyledim: Çünkü seni seviyorum, mamı. 

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder