6 Kasım 2013 Çarşamba

Bütün Aşklar Birbirine Benzer Biri Hariç

Bütün Aşklar Birbirine Benzer Biri Hariç, Ayhan Bozkurt tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Everest Yayınları, Roman, 9786051416847, 201 Sayfa, Kasım/2013

Kitabın 1.2. ve 3. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Nefes almakta bile zorlanıyor insan. Bu sıcakta yolda olmak hiç de akıl kârı değil. Kendime bin kez söylüyorum, çıkma trafiğe, diye ama oğlumu kıramadım işte. Ne zamandır sözüm vardı, bir kez daha ertelersem iyice güveni sarsılacaktı çocuğun. Zaten onunla yeterince ilgilenemiyorum. İşlerden fırsat bulamıyorum demek bazen bana bile inandırıcı gelmiyor ama hakikaten öyle; fırsat bulamıyorum. Çocuklarıma zaman ayırmadığım için de çoğu zaman kendimi huzursuz hissediyorum.
Oğlumun keyfi yerinde, yanımdaki koltuğa kurulmuş, caddedeki arabaları izliyor büyük bir merak içinde. Ne sıkışan trafik umurunda, ne de geçen zaman. Onun yerinde olmak için neler vermezdim. Nasıl da hayranlıkla bakıyor önümüzdeki şu buz mavisi Mercedes'e. Elindeki oyuncak arabayı unutmuş bile. Öyle ya; hakikileri gözünün önün-deyken ne yapsın oyuncak arabaları. Sonunda kıpırdadı önümüzdeki Mercedes, yol açılıyor mu ne? Bak bak şu yandaki gri Toyota'ya, nasıl da fırsatçı namussuz, önümüze geçmeye çalışıyor. Benden önce atılıyor Doruk.
"Baba izin vermesene şuna!"
Hızla basıyorum gaza, öylece kalıyor arada Toyota'nın sakallı şoförü. Neyse akmaya başladı trafik. Önde kaza vardı herhalde. Tam bu cendereden kurtuldum derken, acı acı çalan korna sesiyle irkiliyorum. Parmaklarım gayriihtiyari sarılırken direksiyona, gözlerim dikiz aynasına kayıyor. Arkamızdan bizi sıkıştırmaya çalışan mavi minibüsü fark ediyorum. Minibüs şoförü bir yandan cep telefonuyla konuşuyor, dalga geçer gibi bir yandan da frene basıp sonra aniden gaza yükleniyor. Ne yapmaya çalışıyor, anlamış değilim. Şu aptal gençlerden biri, kendini rallide sanıyor olmalı. Hiç şaşırmadım, bir de bu geri zekâlılar var yollarda. Neyse yol tıkanmadığı sürece sorun yok. Bunlarla uğraşmaya ruh halim hiç uygun değil. Birden öne doğru eğiliyor Doruk.
"Baba bak," diyor eliyle yol kenarını göstererek. "Polislere bak. N'apıyorlar orada?"
Sahiden n'apıyor polisler orada? Uzun zamandır bu kadar çok polisi bir arada görmemiştim şehrin ortasında. Vukuatsız bir gün geçmez burada. Hırsızlık, gasp, kavga, gösteri her şey olabilir. Ama polis panzerlerini görünce ciddi bir durum olduğunu düşünüyorum. Allah kahretsin panzerlerden birisi yola çıktı, şimdi hapı yuttuk işte. Bu trafik açılmaz artık.
"Baba," diyor yeniden Doruk. "Şu kepçelere bak!"

Polisler parkın kenarına barikat kurmuş, küçük bir kalabalığı dağıtmaya çalışıyor. Arkasından da iş makineleri yanaşıyor. Olağanüstü bir durum var anlaşılan, trafiğe kalırsak yandık. Neyse korktuğum gibi olmadı, yavaş da olsa ilerliyoruz. Güçbela, parkın yakınına ulaştığımızda kepçenin birini gümrah bir çınar ağacını kökünden söküp kamyona yüklerken görüyoruz. Diğer kepçe de ondan biraz daha küçük bir ağacı sökmek için hamle yapınca kalabalık, koca kepçenin önüne geçiyor. Grubun içinden on yedi, on sekiz yaşlarında iki genç fırlayıp ağaca sarılıyor. Polis yaka paça onları oradan uzaklaştırmaya çalışıyor ama gençler direniyor. Bu sırada kalabalık artıyor. Gelenlerin çoğu yine gençlerden oluşuyor. Polis, barikatını sıklaştırıyor ama giderek çoğalan grup, parkın içine girmekte kararlı görünüyor.
"Baba neden ağaçları götürüyorlar?" diyen Doruk'a ne yanıt vereceğimi bilmiyorum.
"Oğlum," diyorum. "Buradan alıp bir başka yere götürecekler herhalde..."
Pek ikna olmuşa benzemiyor. Şaşkınlıkla dışarıyı seyrediyor. Aslında çocuk haldi, niye böyle bir şey yapıyorlar ben de anlamış değilim. Durduk yere ağaç mı sökülürmüş? Parkın içinde polis sayısı da artmaya başlıyor. Bir an önce oradan uzaklaşmak istiyorum ama önümüzdeki arabayla aramıza bu defa belediye otobüsü giriyor. Allah'ın cezası herif... Öfkeyle frene basıyorum. Şeytan diyor İd; bas gaza, arabaya da kendine de oğluna da acıma, arkadan bindir şu otobüse. Adamı çileden çıkarır bunlar, hakikaten İstanbul'un trafiği insanı psikopat yapar.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder