8 Kasım 2013 Cuma

Felsefi Denemeler

Felsefi Denemeler, Fernando Pessoa tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Aylak Adam Yayınları, Felsefe Düşünce, 9786054849048, 215 Sayfa, Ekim/2013

Kitabın 59. 60. ve 61. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

I - Akılcılığın Doğası ve Anlamı Üzerine Deneme
[15-62-70]
Akılcılık
Akılcılığa göre olgular olarak kabul edilebilecek şeyler yalnızca, deneyimi bilim adı verilen tutarlılığa 40 akıl yoluyla indirgeyenlerdir. Akılcılığa göre, bunun dışında kalan her şey bilinmeyendir ya da en azından henüz bilinmeyendir; ama bu onların bilinemeyeceği anlamına gelmez, yanlış oldukları anlamına ise hiç gelmez. Doğruluğu kanıtlanamayanın yanlışlığı da kanıtlanamaz. Sözgelimi İsa'nın Tanrı olduğu kabulünü, bir Akılcı reddedemez çünkü onaylayamaz da. Bu bir yanılgı ya da daha ileri bir bakışın görüşü olabilir -Akılcı bunun hangisi olduğunu belirleyemez çünkü bir şeyi akla dayandıramazsa onun yanlış olduğunu bilemediği gibi, sırf kendisi sahip değil diye bir duyumun var olmadığını da söyleyemez.
Bu nedenle tanrıtanımazlık hiç de akılcılıkla aynı değildir. Hiçbir tanrıtanımaz, akılcılığın ya da tanrı tanımazlığın yahut her ikisinin birden anlamını göz ardı etmedikçe, kendini akılcı olarak tanımlayamaz. Doğrusu, tanrıtanımazlık bir inanmama değil inanma biçimidir. Genellikle bir tanrıtanımazın, Tanrı'nın varlığına inanmayan biri olduğu varsayılır. Bu yanlıştır çünkü o kadar olumsuz biri değildir; o Tanrı-olmayan'nın varlığına inanır. Olumluluğu, mutluluğu ve Hıristiyan olmayan bir savaşçının coşkulu inancına sahip olması buradan gelir.
Akılcılık cehaletle sınırlı bilgidir;42 bundan daha fazlası değil. Tanrıtanımazlık hoşgörüsüz ya da hoşgörüsü kibir dolu olmasına karşın, akılcılık bütünüyle hoşgörülüdür. Ne yazık ki bunun pek yaygın bir tutum olmaması nedeniyle asıl akılcılara, hele demokratlarına, pek seyrek rastlanır.43 Bu aynı zamanda, kararlı tanrıtanımazın kaba, ahlakdışı bâtıl inanç diyeceği şeye, akılcıların nazikçe yaklaşmaya hazır olmasının da nedenlerinden biridir. Bilmedikleri yerde görmezden gelirler. Tanrıtanımaz, el falı bakmanın yanlışlığını bilir. Akılcı ise, henüz denemediyse ya da deneyemeyecekse hiçbir şey söylemez.
Akılcılıkla bilinemezciliğin aynı şey olduğu da ileri sürülemez. Bilinemezcilik, bilinmeyenin bilinemez olduğunun onaylanmasını doğrudan ima eder. Akılcılık bilinmeyenden, bilinemez diye söz etmez, yani bilinebileceklerin şimdiye kadar bilinenler olduğunu söylemez. Daha geniş bir bilenemezcilik, bilinenin bile bilinemez olduğunu onaylayabilir daha çok savunulabilir ve bu çok daha akılcı bir önermedir. Bu durumda Mutlak Akılcılık diye adlandırılabilir hiçbir şeyin akla dayandırılamayacağı inancıyla birlikte akla dayandırılmadıkça hiçbir şeye marnlamayacağı inancı.
[63]
Bazı bilinemezciler bilimdeki bilinemez ile metafizikteki bilinemezi ayırır -daha küçük bilinemeyenler ile daha büyük bilinmeyenler; var olmayan bir gökyüzünün Küçük Ayı'sı ile Büyük Ayı'sı.
Kuşkuculuk da akılcılıkla karıştırılabilir. Ama kuşkucunun, gerçekten kuşkucuysa, hiçbir inancı yoktur; akılcı ise akla inanır. Akılcı, akıl söz konusu olduğu ölçüde inançlı biridir. Aslına bakılırsa bütünüyle inançlı biridir. Kuşkucu, inançlı biri olmadığı içindir ki kendini mahveder: Pascal'da olduğu gibi, kuşkuculuk mistisizmin hep ilk-avı olmuştur.
Yarı kuşkucu Sokrates gibi konuşur, bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir. Tam kuşkucu Francisco Sanches gibi konuşur: Haud scio me nihil scire, (hiçbir şey bilmediğimi bile bilmiyorum).
(Bu yurttaşımın Descartes'i öncelediği söylenir, belki de bunun nedeni ondan önce yaşamasıdır. Ama bu kronolojiden başka bir şey değildir. Onun Descartes'i etkilediğine inanmıyorum. Metafizik spekülasyon Portekizlilerin yaman uğraşlarından biri değildir; Spinoza bile kendine has bir evren bulmak için hem Yahudi hem Hollandalı olmak zorunda kalmıştı.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder