31 Ocak 2014 Cuma

Pertev Bey'in Üç Kızı

Pertev Bey'in Üç Kızı, Münevver Ayaşlı  tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Timaş Yayınları, Roman, 978605081306, 191 Sayfa, Ocak/2014



Kitabın 100. ve 101. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Nasıl içi rahat olmasın? Nasıl olsa ne yemek, ne meze, ne de alışverişi Marika kadar biliyordu. O halde, işleri ehline teslim etmişti. İşte bu huzur içinde yatağında rahat yatıyordu.
Hatta Gani Bey, misafirlerle eve geldiğinde, Selmin daha giyinmemişti bile, yatakta yatıyordu. Gani Bey, ok gibi odaya girdi:
"Aman ne yapıyorsun Selmin? Haydi çabuk ol, güzel giyin, sana aldığım elmasları da tak, çabuk gel" dedi.
Selmin biraz mahçup:
"Peki peki, şimdi geliyorum" dedi.
Ve misafirleri bir saate yakın beklettikten, Gani Bey'e bir hayli ter döktürdükten sonra, gayet sade, siyah bir elbise giymiş, boynuna tek bir sıra inci takmış, ondan başka üzerine tek bir elmas takmamış olarak misafirlerinin yanına geldi. (Halbuki Gani Bey ufak tefek ona epey bir elmas almıştı.) Hemen hemen hiç boyanmamış, gayet mahzun, bîr matem havası içinde misafirlere çıktı. Kendine has nazik edasıyla her birine ayrı ayrı el verdi, hal hatır sordu. Fakat misafirlere böyle bir hayalet gibi Selmin ortaya çıkınca, az kalsın Gani Beyin yüreğine inecekti. Gani Beycik, yine vaziyeti düzeltmek için çabalıyordu. Durmadan:
"Bizim Selmin'in yakında babası vefat etti de" diyordu.
Selmin buna da kızdı, Gani Bey'e döndü, gayet mesafeli ve gayet ciddi bir sesle:
"Babamı karıştırmayınız lütfen" dedi.
Evet, babası, annesi, kardeşleri, evi ve bütün mazisi, bütün sevdikleri buradan uzak kalmalıydı. Kendi düştüğü girdaba onları da beraber sürükleyemezdi, buna hakkı yoktu.
Yemek odasına geçildi, Gani Bey sofrayı görünce mahcubiyeti büsbütün arttı. Nerede ise yer yarılacak, yerin dibine girecekti. Masa en ucuz, en adi, köşe başı meyhanesi mezeleriyle karma karışık, gelişi güzel dolmuştu.
Marika, hanımından aldığı paraların dörtte biriyle bu sofrayı düzenlemişti. Ne otomobil tutmuş, ne Tokatlıyan'a ne Dandrino'ya gitmişti. Bütün içkileri, mezeleri velhasıl bütün alışverişi köşe başındaki amcasının damadı mezeci-meyhaneci Kosti'den almıştı. Misafir gelen kadınlar, Gani Bey'i teselli ediyorlar:
"Aldırma vre Gani, bazen böylesi de olur, haydi vre, içelim"
diyorlardı.
Rakı kadehlerini "şerefinize, şerefinize" diye birbirleriyle tokuşturuyorlardı. Selmin de, yüzünü buruştum buruştura bir iki yudum aldı. Gani Bey artık patladı:
"Aman, bu kadının ilaç gibi rakı içmesi yok mu, benim bütün keyfimin içine yapıyor, asabımı bozuyor" dedi. Metres kanlar da:
"Biz, Selmin Hanım'ı rahatsız ettik. Biz paşa kızı değiliz, biz beyzade, kişizade değiliz. Selmin Hanım bizimle görüşmeye tenezzül etmez" dediler ve bir kahkaha attılar.
Kadınlardan Ermeni olanı, Selmin'e döndü, kaba bir babacan tavırla:
"Kızım Selmin, sana söyleyeyim..." dedi. "Madem ki bu yolun yolcusuyuz hepimiz, burada ne paşa kızlığı, ne prenseslik, ne sultanlık söker. Bu işte erkeği memnun etmek var. Tatlı dil, güler yüz, hep şen olacaksın, evi temiz tutacaksın, yemek bilme, zararı yok, ama mezenin envaını bileceksin, yapacaksın veya yaptırtacaksın; o, senin bileceğin iş. Ama muhakkak, muhakkak erkeğin istediği mezeler sofrada olacak ki yediğin ekmek helal olsun. Gani iyi çocuktur, iyi adamdır. Bizimkilere bunu yapsan tavanı başımıza yıkarlar" dedi.
Gani Bey'in pek hoşuna gitti Selmin'e verilen bu ders: "Ver elini öpeyim Jale Hanım!.."
Jaleciğim, diyordu arkadaşının Ermeni metresine; üstelik de Selimin'i göstererek!..


Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder