20 Şubat 2014 Perşembe

Olur Öyle

Olur Öyle, İstiklal Akarsu  tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Okuyanus  Yayınları, Roman, 9786055134341, 224 Sayfa, Ocak/2014
Kitabın 138. ve 139. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Lakin bombayı finalde patlattı Rüstem amcamız. Meğer kıtlıktan çıkmış gibi yapılan ikramların sebebi başkaymış; kaz gelecek yerden keki, böreği, karpuzu esirgememiş Rüstem amca.
- İstiklal evladım, benim torun da senle takılsın canı sıkılmasın.
- Müslüm mü?
- Evet evladım, başka torunum mu var burada ahaha!
"Gülmesene lan komşu," diyemedim, "Son gülen iyi güler," dedim ve bir savuşturma atağı yaptım.
- Ya ben zaten plajda kitap okuyorum, çok gezmiyorum.
- O da kitap okur senin yanında, hem öğretmeni ödev vermiş tatilde kitap okusun diye.
- Hassiktir! (İç ses)
Ertesi gün bilerek çok erken çıktım evden, sessizce Rüstem amcaların yazlığının önünden geçtim. Korktuğum başıma gelmedi, uyanmamışlar daha. Hemen topukladım, indim sahile fakat bir terslik vardı: Benim şezlong yerinde yoktu. Gölgeye çektiğim eski dostum, canım arkadaşım, yârim şezlongu çalmışlar mıydı? Hemen "Şezlongumu çalmışlar!" diye bir panik havası estirdim plajda. Aldığım cevapla asıl esinti benim bünyemde başladı, beynim cereyanda kaldı, kafayı üşüttüm, delirecek gibi oldum: "Rüstem amcanın torunu Müslüm aldı senin şezlongu."
Vay hırsız velet, nereye götürdün lan benim şezlongu? İzin aldın mı bir kere sen, bu ne cüret! Sonra bir bağırış çağırış duydum.
- Çocuğum yapmaa!
- Manyak mısın sen evladım, huoop!
Plaj teyzeleri ve amcaları şoka girmiş vaziyette denize doğru bağırıyordu. "Biri mi boğuluyor lan, ne oluyor?" dedim, baktım ve ben de şoka girdim. "Huoop, noluyo lan, napıyorsun ayı!" Bu Müslüm denilen çam yarması çocuk şezlongu denize sokmuş, yüzdürmeye çalışıyor... Ulan deniz yatağı mı bu? Yemin ederim geri zekâlı bu çocuk!
Böylece Rüstem amcanın torununu neden başıma sardığını anlamış oldum. Bu çocuk tam bir baş belasıydı. Denizden çıktı ve nefes dahi almadan karnının acıktığını söyledi. "E git ye, bana ne oğlum," dedim, gitti bu. Az sonra bir koliyle geldi yanıma. "Alla alla, acaba az önce yaptığı hataya binaen özür hediyesi mi getirdi bana, hiç gerek yoktu," filan derken, açtı bu koliyi. Meğer restoran büfesinden aldıklarını taşıyamayınca koliye koydurmuş. Kolinin muhteviyatı şöyleydi: Biri kaşarlı, biri karışık olmak üzere 2 adet kare tost, yarım ekmek et döner, 2 sosisli sandviç, 1 litre kola, bir plastik bardak ve bir adet top kek. Bir litre kolanın yanında getirdiği bir adet plastik bardakla Müslüm'ün sadece kendine müslüman olduğu anlaşılıyordu ama ben yine de sordum.
- Ya bana da mı getirdin, ben yemem bu saatte. .
- Yok abi, sadece bana bunlar. -Çüşş!
Az sonra göreceklerim doğanın dengesini bozacak, fizik kanunlarını yeniden yazdıracak cinstendi. Videoya çekip, Youtube'ye koysam dünyayı sallayacak görüntülere şahit oldum. 9 yaşında ve 1.45 boyunda olan, halk arasında 'bastıbacak' diye tabir edilen bu çocuk, bir koli dolu yiyeceği tam 4 dakikada yedi, bitirdi. Yemin ediyorum, bir ara beni de yiyecek diye korktum. Kolumu, bacağımı nereye koyacağımı şaşırdım, şezlongdan düşüyordum. Sonra bir koli fast food'dan aldığı enerjiyi soruya çevirdi. Ama öyle böyle sormuyordu, saniyede 3 soru soruyordu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder