19 Şubat 2014 Çarşamba

Aşk Terapi

Aşk Terapi, Nevzat Tarhan  tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Timaş Yayınları, Psikoloji, 9786050814095, 208 Sayfa, Şubat/2014
Kitabın 148. ve 149. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Burada iki mesele üzerinde durmak gerekir. Birincisi, ayrılık durumunun âşıkta yarattığı haller, ikincisi ise bu durumdaki bir kişiye, âşığa nasıl davranmak gerektiği.
Hikâyede anlatılan olayın çok önemli bir sebebi var: Mecnun aylardır Leyla'dan uzaktı, onu görmüyordu. Sevdiğinden ayrı düşmüş olanların, onların ne yüzlerini gören ne seslerini duyan ne de haber alabilen âşıkların halleri üzerinde durmalıyız önce. Bu durum âşığın hem fizyolojisinde hem psikolojisinde ciddi değişimler yaratır. Fizyolojisinde ne olur? Yemeden içmeden kesilmek halini yaşar öncelikle âşık. Kilo vermeye başlar, ağzına bir lokma koyamaz, aç olsa bile canı yemek istemez. Ayrılık acısı ona bedenini unutturur. Ayrılık âşığı aynalardan uzaklaştırır. Çünkü aynalar sevdiğinin gözüdür. Sevdiği o gün onu görmeyecekse aynaya bakmasının bir önemi yoktur. Güzel giyinmesinin, saçlarını taramasının bir önemi yoktur. Dolayısıyla dış görüntüsüne önem vermemeye başlar. Son derece bakımsız gezer.
Psikolojisine gelince, ayrılık yaşayan âşık bakan kör, yaşayan ölü gibidir. Hayatında gülmek, neşe, kahkaha, haz duymak gibi yaşantılar yoktur. Ancak tebessüm edebilir. Ama o da acı tebessüm dediğimiz türdendir. Anlatılanları dinlemekte zorlanır. İşine odaklanmakta güçlük çeker, işleri kötüye gitmeye başlar. Gündelik işleri yapamaz hale gelir, çünkü dermanı yoktur. Kendini daima yorgun ve bitkin hisseder. Ya çok uyur, kendini uykuya verir ya da gözüne uyku girmez. Arkadaşlarından, sosyal çevresinden uzaklaşmaya, kopmaya başlar. Çünkü onların başka bir hayat yaşadıklarını, kendi dünyasından olmadıklarını, onu anlamadıklarını düşünür.
Yalnız, bir hal var ki bu yalnızca âşığa özgüdür. Kuvvetli ve derin sezgidir o. Âşık varlığa ve kâinata karşı kuvvetli sezgiler içindedir. Güneşi, karı, rüzgârı, geceyi, gündüzü, ağacı, çiçeği, hayvanı âşık kadar iyi hissedebilen, okuyabilen yoktur. Çünkü o, dünyaya başka bir manyetik güçle bakar. İçindeki volkan, algılarına sirayet eder. Denilebilir ki ayrılık acısı çeken âşığa ancak tabiat iyi gelir. Tabiatın suskunluğu ve en iyi dinleyici olması tam ona göredir. Kendini yalnızca tabiatın anladığını düşünür. Bu yüzden uzun yürüyüşler yapmak âşığa iyi gelecektir.
Bu durumdaki bir kişiyle ilişki kurarken en temel hassasiyetimiz tıpkı tabiat gibi çok iyi bir dinleyici olmaktır. Âşık olan kişi dünyaya başka bir katmandan bakmaktadır. O, yaşadığımız dünyanın gerçekliğinden uzakta bir yerdedir, zihninde oluşturduğu dünyadadır. Bunun için âşığı nasihatle düzeltmeye kalkmak, onu tenkit etmek ya da tavsiyelerde bulunmak fayda vermez.
Şunu bilmelisiniz, âşık olan bir kişiyi bir başkası değil zaman değiştirir. Yaralarını zaman sarar. Eğer zaman da iyileş-tiremiyorsa tıbbi bir yardım almak gerektiği düşünülmelidir. Eğer onu zorla aşkından vazgeçirmeye çalışırsanız ya aşka daha çok sarılır ve zihin dünyasındaki gerçeklere gömülür ya da sizi düşman kategorisine sokar. Onu anlamadığınız için sizden kaçar. Bu zor dönemde bozulan çok dostluk vardır.
Âşık olan kişi, bir çocuk şefkatine muhtaçtır; ona anne babanın çocuğuna davrandığı gibi davranmalısınız. Karşınıza alıp düzeltmek yerine yanınıza alıp yönlendirmelisiniz. Bunun için size güvenmesi gerekir. Âşığa yardım eden kişi güven ilişkisi kurmayı bilmelidir. "Yanlış yoldasın, ondan vazgeç, bu işin sonu yok, o senin gördüğün gibi bir insan değil" türünden cümleler sadece yakınınızı sizden uzaklaştırmaya yarar. Hele hele sevdiği kişinin onun zannettiği gibi iyi biri olmadığını söylemeniz çok bıçak sırtı bir duruma yol açar. Gerçek bile olsa böyle sözler sarf etmekten kaçınmalısınız.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder