21 Şubat 2014 Cuma

Orta Çağ

Orta Çağ, Umberto Eco  tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |   Alfa Yayınları, Tarih, 9786051066233, 917 Sayfa, Şubat/2014

Kitabın 588. ve  589. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Klasik Metinlerin Aktarımı ve Klasik Yazarlar Hakkındaki Genel Görüşler Elisabetta Bartoli

Erken ortaçağda klasik metinlerin aktarımı ve klasik yazarlar hakkındaki genel görüşler Hıristiyan kültürünün filtresinden geçer. Daima okunmaya ve sevilmeye devam edilseler de, klasik yazarlara karşı şüphe ve eleştiri içeren bir tavırdan Karolenj döneminde klasik mirasın geri kazanılmasına geçilir; Hıristiyan kimliğinin kendini tamamıyla kabul ettirdiği dönemde ise klasik pagan kültürüyle daha rahat bir ilişki kurulur.


V ila VII. Yüzyıllar: Klasik Yazarlar İçin Zor bir Dönem
IV. yüzyılın tamamına, V. yüzyılın da başlarına kadar kültür büyük ölçüde klasik temellidir. Sayısız aristokrat çevre çeşitli okullar ve bazı manastırların scriptorium'ları belli başlı Latin eserlerinin düzenlenmesini ve aktarımını üstlenirler. Bu dönemden günümüze ulaşmış az sayıdaki derleme arasında Vergilius'un (MÖ 70-19) bazı elyazmaları, Terentius'un (MÖ 195/185-y. 159) bir elyazması, Cicero (MÖ 106-43), Genç Plinius (y. 60/61-114), Lucanus (39-65) ve Ovidius'un (MÖ 43-MS 17/18) eserlerinden bölümler içeren birkaç elyazması eser vardır; bu yazıların büyük ölçüde aslına sadık olması, gelecek nesillere aktarılan klasik eserlerin özgünlüğünü, bu işlemin hangi kriterlere dayandırıldığını ve Zor bir aktarım metinlerin nasıl düzeltmelere tabı tutulduğunu göstermek açı-
sından yeterlidir. Bu dönemde, Augustinus (y. 354-y. 430) gibi büyük yazarların elinin altında devasa kütüphaneler vardır ve klasik edebiyatın kültürel eğitimde önemli bir rol oynadığı inancı devam eder. Ancak Cassiodorus'un (y. 490-y. 583) yazım hataları konusundaki tahammülsüzlüğü ve mendositas codicum [elyazması eserlerin yanlışları] açısından gösterdiği hassasiyet, bu durumun giderek değişmekte olduğunun işaretidir. Boethius bir yana, siyasetten çekilen Cassiodorus'un kendisi bile manastırda, kendi eğitiminin temelini oluşturan, ama siyasal ve kültürel nedenlerle göz ardı edilme riski taşıyan pagan yazarlarla diyalogunu sürdürecektir.
V ve VI. yüzyıllardan günümüze kadar ulaşmış elyazmaları arasında Vergilius'a ait sadece beş (sadece üç tanesi eksiksizdir), Livius'a (MÖ 59-MS 17) ait iki, Terentius'a ait de bir elyazması vardır. Ancak Hıristiyan metinlerin kaderi de bundan daha iyi olmamıştır, çünkü günümüze Augustinus'un sadece on beş derlemesi, Ambrosius'un da (y. 339-397) beş derlemesi ulaşmıştır: Günümüzde mevcut olan klasik eserlerin birçoğu, geç antikçağa ait olup günümüze ulaşmamış derlemelerden örnek alınarak Karolenj döneminde hazırlanmış nüshalardan oluşmaktadır.
Klasik yazarların mirası, Yunanca okuma kabiliyetinin giderek kaybolmasıyla ciddi bir eksilmeye maruz kalır. VI. yüzyıl öncesine ait çok az sayıda tercüme mevcutsa da -örneğin Victorinus'un (IV. yüzyıl) Plotinus'tan (203/204-270) ve Porphyrius'tan (233-y. 305); Calcidius'un (IV. yüzyıl) Platon'dan (MÖ 428/427-348/347) ve Hieronymus'un Yunan Babalarından yaptığı tercümeler-VI. yüzyıl sonrasında tercüme faaliyetleri neredeyse tamamıyla sona erip ancak XII. yüzyılda yeniden başlar (X. yüzyılda Napoli ile Bizans hâkimiyeti altındaki bazı bölgeler bu duruma istisna teşkil eder).
Ortaçağın tamamı boyunca klasik metinler hakkındaki genel görüşler Hıristiyan kültürünün filtresinden geçer; Hıristiyan kültürü ile klasik pagan kültürü arasında başlangıçta büyük bir tezat söz konusudur. Atha-nasius (295-y. 373) ve Cassianus (360-430/435) gibi yazarlar edebiyat konusunda incelemeler yapmayı reddedip duaya odaklanır, Arles piskoposu Caesarius (y. 470-542) ise dilin rusticitas [halka özgü] özelliğini vurgulayarak onu klasik pagan edebiyatın biçimsel vurgusuyla karşılaştırır.
Hıristiyan yazarların temel aldığı pagan edebiyatına epey rağbet gösterilir; ancak Tertullianus (y. 160-y. 220) ve Ambrosius (y. 339-397) pagan edebiyatını "yağmalamayı" doğal bulurken, kültür seviyesi çok yüksek olmasına rağmen Hieronymus gibi yazarlar ise bu iki kültürün uzlaşmaz olduğuna inanır (Epistola 22).
Öte yandan neredeyse tüm Hıristiyan edebiyat türleri pagan edebiyatının etkisi altında gelişir: Nesir yazılar, vaazlar ve doktrin tartışmaları Plotinus ile Porphyrius'tan ve etikle retorik arasındaki güçlü bağın farkında olma açısından Cicero'dan büyük ölçüde etkilenir; mektup yazarlığı da benzer bir kadere sahiptir ve ars dictandi [belge yazımı]  konusunda  daha  sonra  geliştirilecek  teorilerin   de Cicero'nun klasik retorik eserlerine değer verdiği inkâr edile-mez. Ortaçağda tarihyazımı alanında elde edilen kayda değer sonuçlar da klasik tarihçiler olmadan söz konusu olamazdı; örneğin Histo-ria Wambae regis (Kral Wamba'nm Tarihi) Sallustius'un yazılarını örnek alırken, Paulus Diaconus'un tarih konulu eserleri hem Vergilius'a hem de ortaçağ tarihçilerine yoğun olarak başvurulduğunu gösterir, Eginhard da (y. 770-840) Suetonius'u (y. 69-y. 140) örnek alır.
Gramer ve retoriği konu alan yazarların pagan eserlerden yararlanması ise daima Kitabı Mukaddes'in tefsiri yoluyla gerçekleşir:

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder