23 Nisan 2014 Çarşamba

Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerileyiş Ve Çöküş Tarihi

Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerileyiş Ve Çöküş Tarihi, Alan Palmer tarafından derlenmiştir. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Tarih, 9786051068312, 454 Sayfa, Nisan/2014
Kitabın 260. ve 261. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Abdülhamid İmparatorluğu
Saltanatının ilk on yılında II. Abdülhamid Osmanlı gücünün ve etkinliğinin Avrupa'da adım adım gerilemesine istemeden razı olmak zorunda kaldı. Ayastefanos'la Berlin'in küçük düşürücü sonuçlarını 1880'de Karadağ'ın ve Adriyatik kıyısındaki birkaç kilometrelik bölgenin zorla elden alınması izledi. Bir yıl sonra da Epirüs'te-ki Arta bölgesiyle Tesalya Yunanlara verildi. 1879 Nisanında Avusturya-Macaristan'la imzalanan bir konvansiyonda, Bosna ve Hersek'in hâlâ Osmanlı vilayetleri olduğu, geçici olarak Avusturya-Macaristan maliye bakanı tarafından yönetildiği belirtiliyordu. Ama 1881'de genç Bosna-Herseklilerin, sanki şimdiden Avusturya vatandaşlarıymış gibi Francis Jozef'in ordusunda askere alınmaları, Osmanlılara acı bir darbe oldu. Bunu izleyen günlerde Habsburg devlet fonlarıyla Saraybosna'da sü-tunlu bir kapısı olan çok güzel bir İslam hukuk okulunun kurulması, Abdülhamid'i sultan olarak değil, halife olarak daha memnun etmiştir. 1878'den sonraki Habsburg-Osmanlı ilişkileri soğuk ama saygılı bir şekilde sürdü. Viyana'yla Budapeşte her ticari fırsattan yararlanmaya kalktı. Sultan da Avusturya demiryolu projelerinden çok gelir elde edeceğini umdu. Sırbistan'la Karadağ'ı birbirinden ayıran stratejik önemdeki bir koridor sayılabilecek Yenipazar sancağı Osmanlı yönetiminde kalmıştı. Ama Abdülhamid döneminin hemen hemen tamamında Avusturya-Macaristan'ın 15. ordusu, sancağın az sayıdaki kentinden dördünü garnizon olarak kullanmayı sürdürdü.
Ayastefanos'un "Büyük Bulgaristan" hayaletini unutmak ise çok daha zordu. Berlin Kongresinin yarattığı Doğu Rumeli adlı Özerk Osmanlı vilayetinin bir türlü işlemediği ortaya çıktı. Bu vilayet sultanın hazinesine sürekli gelir getirmekle birlikte vali olarak atanan Samos-lu bir Ortodoks Rumun uyguladığı yanlış yönetim, bölgedeki Panbulgar duyguları yeniden alevlendirdi. 1885 Eylülünde Filibe'de Stefan Stanbulov yönetiminde, Doğu Rumeli'nin Bulgaristan'a ilhakını ilan eden bir ayaklanma çıktı. Ayaklanmayı izleyen on sekiz ay boyunca Osmanlı yetkilileri çok itidalli ve tedbirli davrandılar. Bunun nedenlerinden biri de, Abdülhamid'in bir kere daha Bulgar katliamı suçlamalarıyla karşılaşmak istememesiydi. Başkentte bir sefirler konferansı yapılmasına izin verdi. Ama 1886 Nisanında bu konferansın, Rodop Dağlarındaki birkaç Müslüman köyünü geri verme karşılığında kendisinden iki Bulgaristan'ın birleşerek bir tek prenslik olmasını kabul eden bir ferman çıkarmasını istediğini gördü. Bulgaristan resmi olarak 1908 Ekimine kadar Abdülhamid'in egemenliği altında kaldı. Ferdinand de Saxe-Coburg 1887 Temmuzunda prens olunca Sofya'dan İstanbul'a yıllık ödemelerin düzenli olarak yapılmasına özen gösterdi. Ama Bulgaristan'ın milliyetçi hırsları hâlâ Ege'ye bir çıkış arıyordu. Pratikte 1885'ten itibaren Bulgaristan, Osmanlılar için tıpkı bağımsız Sırbistan ve Romanya gibi kayıp sayılırdı.
Kısacası II. Abdülhamid 1880'li yılların başlarında Balkanlar'da Osmanlı gücünün azalmasını telafi edebilmek için Mısır'da Osmanlı otoritesini yeniden güçlendirmenin yollarını arıyordu. Daha birkaç yıl önce, tarihin böyle tersine dönmesi imkânsız görünürdü.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder