20 Haziran 2014 Cuma

Boş Koltuk

Boş Koltuk, J. K. Rowling tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Doğan Kitap, Roman, 9786050913866, 591 Sayfa, Mart/2013

Kitabın 290. ve 291. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Andrew üç buçukta Yarvil'den ayrıldı, çünkü beşten önce Tepedeki Ev'de olmak istiyordu. Onu otobüs durağına kadar geçiren Şişko o an karar vermiş gibi, Andrew'ya biraz daha şehirde kalacağını söyledi.
Şişko ile Krystal kesin olmasa da alışveriş merkezinde buluşmayı kararlaştırmışlardı. Şişko mağazalara doğru gerisingeri yürürken, Andrew'nun internet kafede yaptığı şeyi düşündü ve kendi tepkilerini çözümlemeye çalıştı.
Etkilendiğini itiraf etmeliydi; aslında biraz da gölgede kaldığını hissediyordu. Andrew bu işi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş, sır olarak saklamış ve ustaca kotarmıştı. Bütün bunlar takdire şayandı. Andrew'nun planını kendisine tek kelime etmeden kurmuş olmasına gücenmişti biraz; bu yüzden Andrew'nun babasına karşı böyle sinsice bir saldırı yapmasını kötü buldu sanki. Andrew'nun yaptığı şey kaypakça ve fazla karmaşık değil miydi; Simon'ı yüzüne karşı tehdit etmesi veya ona yumruğu çakması daha sahici olmaz mıydı?
Tamam, Simon pisliğin tekiydi, ama sahici bir pislik olduğu kesindi; canının istediğini istediği zaman, toplumsal kısıtlamalara ya da geleneksel ahlak anlayışına boyun eğmeden yapıyordu. Şişko kendine Simon'ın tarafını tutmasının daha iyi olup olmayacağını sordu; genellikle insanların salaklıkla-rıyla ya da yaşadıkları talihsizliklerle ilgili olan kaba, bayağı esprileriyle Simon'ı eğlendirmek hoşuna gidiyordu. Şişko babasının Göz yerine Simon olmasını tercih edeceğini düşünürdü sık sık; sağı solu belli olmayan, durup dururken kavga çıkartan Simon değerli bir rakip, sağlam bir düşman olurdu.
Öte yandan Şişko düşen katran kutusunu, Simon'ın hayvan gibi suratını ve yumruklarını, adamın çıkardığı dehşet verici sesi unutmamıştı; kendi bacaklarından çişinin sıcak sıcak akışını, Tessa'nın gelip kendisini kurtarmasını tüm kalbiyle, çaresizce istediğini (belki de her şeyden daha utanç verici olan da buydu) unutmuş değildi. Şişko, Andrew'nun intikam arzusunu anlamayacak kadar yenilmez değildi henüz.
Dolayısıyla Şişko başa döndü. Andrew ortalığı ayağa kaldırabilecek, cesurca, dâhice bir şey yapmıştı. Bu fikri kendisi akıl edemediği için canı sıkıldı yeniden. Sözcüklere fazla bel bağlama alışkanlığından, bu sonradan öğrenilmiş orta sınıf alışkanlığından kurtulmaya çalışıyordu; ama kusursuz performans sergilediği bir spor dalından vazgeçmek gibi bir şeydi bu ve zordu. Alışveriş merkezinin ön avlusunda cilalı karo zeminde yürürken, Göz'ün burnunu sürtecek ve onu el âleme rezil edecek sözler bulmaya çalıştığını fark etti...
Mağazaların arasından geçen koridorun orta kısmındaki bankların etrafında toplanmış bir grup Fields'lı çocuğun yanında Krystal'ı gördü. Krystal'ın yanında Nikki, Leanne ve Dane Tully vardı. Şişko duraksamadan, istifini bozmadan ve hızını değiştirmeden yürümeyi sürdürdü; elleri ceplerinde yaklaşırken, meraklı ve eleştiren gözler onu saçından spor ayakkabılarına dek süzdüler.
"N'aber Şişko?" diye seslendi Leanne.
"N'aber?" diye karşılık verdi Şişko. Leanne'in bir şeyler mırıldandığı Nikki kıkırdadı. Krystal şakır şukur sakız çiğniyordu; yanakları kırmızıydı, saçlarını geriye atarak küpelerini sallıyor, eşofman altını yukarı çekiştirip duruyordu.
"N'aber?" dedi Şişko ona.
"İyilik" dedi kız.
"Annen dışarıda olduğunu biliyor mu Şişko?" diye sordu
Nikki.
"Hı hı, beni o getirdi" dedi Şişko sakince; açgözlü bir sessizlikle konuşmasını bekliyordu herkes. "Dışarıda, arabada bekliyor; çabuk düzüş de eve gidelim, çay içeceğiz dedi."

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder