21 Haziran 2014 Cumartesi

Satılık İmparatorluk

Satılık İmparatorluk, Mustafa Armağan  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Timaş Yayınları, Tarih, 9786050808537, 294 Sayfa, Eylül/2013
Kitabın 174. ve 175. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Meğer Atatürk sansürletmiş!
Yakın tarihimizin ne denli ağır bir siyasi baskı ve zorlama altında yazıldığının bu derece net bir itirafına başka bir yerde rastlamadım desem inanın.
Sabetayist Hasan Tahsin'den kahraman yontma derdine düşenlere de birkaç sözüm var:
1) Onlarca ciltlik Atatürk'ün Bütün Eserleri'nin indeksini taradım, Hasan Tahsin adlı milletvekillerinin ismi geçtiği halde, Atatürk "sizin Hasan Tahsin"den tek kelimeyle söz etmiyor. Bunu Atatürk'ün İngilizlerden çekinmesine mi bağlıyorsunuz yoksa onun ilk kurşunu sıktığından haberdar olmayışına mı? Unutkanlık veya dalgınlığına gelmiş olabilir mi?
2)   Hasan Tahsin'in Hukuk-ı Beşer gazetesinde (6 Mart 1919) Damat Ferid Paşa'yı "seçkin bir sima, yüksek bir şahsiyet" diye övmüş olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
3)  İşgal sırasında Müslüman kadınların açılıp saçılmasını ve eğlence yerlerine gitme serbestliğini savunan birinin normal olduğu söylenebilir mi? (Nitekim gazetesi bu yüzden Sakallı Nureddin Paşa tarafından kapattırılmıştır,)
4)  Ve Hasan Tahsin'in, Vali Rahmi Bey'in oğlunun kaçırtan Çerkes Ethem'i övdüğünü biliyor muydunuz?
Bütün bu verileri yan yana getirdiğimizde nasıl bir "kahraman" resmi çıkıyor farkında mısınız?
Atatürk'ün bahse dahi değer görmediği, Damat Ferid Paşa'yı öven, Türklüğün simgesi olan başörtüsünü işgalcilerin karşısında açmayı savunan ve Çerkes Ethem'e medhiyeler düzen birisini yine de "kahraman" sayabilecek misiniz acaba?
Sayabiliyorsanız, buyurun, hodri meydan!

Atatürk de hata yapar!
Okumalarım sırasında dünya kadar araştırmacı istihdam eden kurumların düzeltmeye cesaret edemedikleri maddi bir hata ile karşılaştığımı söylemek zorundayım.
Atatürk 14 Mart 1919 günü Harbiye Nezareti'ne yazdığı bir yazıda, Hukuk-ı Beşer gazetesinde kendisine "haydutbaşı" diyen birini yerden yere vurmakta ve hakkında gerekenin yapılmasını istemektedir. Mustafa Kemal'in "alçak, iftiracı, vicdansız, namussuz" dediği kişinin Mevlanzade Rıfat olduğunu çıkartıyor kimileri. Oysa Atatürk dilekçesinde Hukuk-ı Beşer gazetesinde çıkan bir yazıdan söz ediyor. Bu gazete, bildiğimiz gibi Hasan Tahsin'in başyazarı olduğu gazetedir. Acaba Atatürk'ün Hasan Tahsin'e duyduğu soğukluk, kendisine "vurguncu, haydutbaşı" demesinden ileri geliyor olabilir mi? Burada besbelli bir isim karışıklığı var. Mevlanzade Rıfat'ın çıkardığı gazetenin ismi înkılab-ı Beşer'dir. Çıkardığı diğer bir gazetenin adı ise Hukuk-ı Umumiye. Muhtemelen bu iki ismin Atatürk'ün hafızasında karışması sonucunda İnkılab-ı Beşer'de çıkan yazıyı, Atatürk Hukuk-ı Beşer'de çıkmış zannederek Harbiye Nezareti'ne onu şikayet etmiştir. Bu, gerçekte Hasan Tahsin'in başyazarlığını yaptığı gazetedir.
İlginç bir hususa işaret ederek noktalıyorum bu "çok olan" yazımı: Sadi Borak'ın dediğine göre Mevlanzade Rıfat, gazetelere de sızdırılan bu şikayetnamesi üzerine Mustafa Kemal Paşa'ya hakaret davası açmıştır. Avukatlarına danışan Atatürk, mahkûm edilebileceği uyarısını alınca onlara davayı mümkün olduğu kadar uzatmaları ve vakit kazanmaları talimatını veriyor. Böylece Atatürk'ün Samsun'a giderken aleyhinde açılmış bir dava bulunduğunu öğrenmiş oluyoruz. Bana çok ilginç geldi, sizi bilemem tabii.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder