Kitabın 42. ve 43. sayfasından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
DEVLET NEREDE?
İstanbul'da MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı'nın eşi ve kızıyla birlikte evine yapılan baskın sonucunda öldürülmesi, alçakça ve hunharca işlenmiş cinayetlerin tüyler ürpertici örneklerinden biridir; ancak ne acı ki, bu cinayet cinayetlerin ne ilki ne de sonuncusudur. Bundan bir süre önce, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Sevim Özgüner'in Mecidiyeköy'deki evi basılmış, Dr. Özgüner öldürülmüş, eşi TEP yöneticisi Vecdi Özgüner de ağır yaralanmıştır. Daha üç gün önce de CHP Beyoğlu İlçe Başkanı ve İstanbul Belediye Başkan Yardımcısı Bülent Demir, babasının gözü önünde kurşuna dizilmiştir.
Sağlı sollu terörist örgütler, misilleme ve kan davası yöntemleriyle terörü daha da duyarlı noktalara sıçratmak için birbirleriyle yarışa girmişlerdir. Devlet, şu bölünmez parçalanmaz devlet; şu, gücü üzerine binbir türlü politikacı demeci dinlediğiniz devlet, bu örgütlerin ortasında, "körebe" oynarcasına , gözü bağlı, çaresiz dolaşmaktadır!
Olayları kınamak, başsağlığı demeçleri yayınlamak, ağıt yakmak, "sen yaptın, sen hedef gösterdin" gibi kışkırtıcı satırlar yazmak, başbakanlar olarak, "kanı yerde kalmayacaktır" diye beylik kabadayılık gösterisinde bulunmak bu gibi alçakça olayları, bu kan davasını önlemiyor, bu kan gölünü kurutmuyor...
Türkiye'de, MİT diye bir haberalma örgütü vardır.
MİT, cinayet örgütlerinin nerede, nasıl barındıklarını saptayabilecek tek güçlü örgüttür. MİT'in bir de İstanbul'da Bölge Başkanlığı bulunmaktadır, Bu güçlü örgüt, Emniyet Müdürlüğü ile, Sıkıyönetim ile işbirliği yapıp, bu örgütlerin kaynağını, kökenini, dallarını budaklarını saptayamıyorsa, bu işlerin "kapalı zarf' yolu ile "ihale" edileceği bir başka yetkili devlet kuruluşu da yoktur!.. Terörü önlemek devletin görevidir. Devlet bu görevi yapmaz, yapamazsa, kim önleyecektir bu cinayetleri, kim?!..
Bu bir fizik kuralıdır. Yaratılan her boşluk, bir güç tarafından doldurulur. Devletin olmadığı yerde silahlı örgütler söz sahibi olur. Silahlı bir kesime göz yumulduğu bir yerde, bu kesimin karşıtı bir başka silahlı güç oluşur. Bir süre sonra, devlet büsbütün aradan çekilir; alan iki silahlı güce kalır.
Yaşanan, herhalde bu. "Kurtarılmış bölge" sorununun temelinde herhalde bu olgu yatıyor. Bir silahlı örgüt, bir mahallede egemenlik kuruyor. Bir süre sonra, bu mahalleye yakın bir başka mahallede bir başka silahlı örgüt oluşuyor. Böylece her yasadışı ilişki, bir başka yasadışı ilişkiyi doğuruyor. Direnişler, karşı direnişler sürüp duruyor. Silahsız yurttaş, taşıdığı eğilime göre şu ya da bu silahlı örgütün koruyucu kanatları altına sığınmaktan başka çare bulamıyor. Bu oluşum içinde silahlı çeteler büyük kentlerin ortalarında bile kanlı baskınlarla hunharca cinayetleri birbiri ardından işliyorlar. Nasıl olsa devlet yok, nasıl olsa devlet gücü yok!
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.İstanbul'da MHP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı'nın eşi ve kızıyla birlikte evine yapılan baskın sonucunda öldürülmesi, alçakça ve hunharca işlenmiş cinayetlerin tüyler ürpertici örneklerinden biridir; ancak ne acı ki, bu cinayet cinayetlerin ne ilki ne de sonuncusudur. Bundan bir süre önce, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Sevim Özgüner'in Mecidiyeköy'deki evi basılmış, Dr. Özgüner öldürülmüş, eşi TEP yöneticisi Vecdi Özgüner de ağır yaralanmıştır. Daha üç gün önce de CHP Beyoğlu İlçe Başkanı ve İstanbul Belediye Başkan Yardımcısı Bülent Demir, babasının gözü önünde kurşuna dizilmiştir.
Sağlı sollu terörist örgütler, misilleme ve kan davası yöntemleriyle terörü daha da duyarlı noktalara sıçratmak için birbirleriyle yarışa girmişlerdir. Devlet, şu bölünmez parçalanmaz devlet; şu, gücü üzerine binbir türlü politikacı demeci dinlediğiniz devlet, bu örgütlerin ortasında, "körebe" oynarcasına , gözü bağlı, çaresiz dolaşmaktadır!
Olayları kınamak, başsağlığı demeçleri yayınlamak, ağıt yakmak, "sen yaptın, sen hedef gösterdin" gibi kışkırtıcı satırlar yazmak, başbakanlar olarak, "kanı yerde kalmayacaktır" diye beylik kabadayılık gösterisinde bulunmak bu gibi alçakça olayları, bu kan davasını önlemiyor, bu kan gölünü kurutmuyor...
Türkiye'de, MİT diye bir haberalma örgütü vardır.
MİT, cinayet örgütlerinin nerede, nasıl barındıklarını saptayabilecek tek güçlü örgüttür. MİT'in bir de İstanbul'da Bölge Başkanlığı bulunmaktadır, Bu güçlü örgüt, Emniyet Müdürlüğü ile, Sıkıyönetim ile işbirliği yapıp, bu örgütlerin kaynağını, kökenini, dallarını budaklarını saptayamıyorsa, bu işlerin "kapalı zarf' yolu ile "ihale" edileceği bir başka yetkili devlet kuruluşu da yoktur!.. Terörü önlemek devletin görevidir. Devlet bu görevi yapmaz, yapamazsa, kim önleyecektir bu cinayetleri, kim?!..
Bu bir fizik kuralıdır. Yaratılan her boşluk, bir güç tarafından doldurulur. Devletin olmadığı yerde silahlı örgütler söz sahibi olur. Silahlı bir kesime göz yumulduğu bir yerde, bu kesimin karşıtı bir başka silahlı güç oluşur. Bir süre sonra, devlet büsbütün aradan çekilir; alan iki silahlı güce kalır.
Yaşanan, herhalde bu. "Kurtarılmış bölge" sorununun temelinde herhalde bu olgu yatıyor. Bir silahlı örgüt, bir mahallede egemenlik kuruyor. Bir süre sonra, bu mahalleye yakın bir başka mahallede bir başka silahlı örgüt oluşuyor. Böylece her yasadışı ilişki, bir başka yasadışı ilişkiyi doğuruyor. Direnişler, karşı direnişler sürüp duruyor. Silahsız yurttaş, taşıdığı eğilime göre şu ya da bu silahlı örgütün koruyucu kanatları altına sığınmaktan başka çare bulamıyor. Bu oluşum içinde silahlı çeteler büyük kentlerin ortalarında bile kanlı baskınlarla hunharca cinayetleri birbiri ardından işliyorlar. Nasıl olsa devlet yok, nasıl olsa devlet gücü yok!
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder