19 Temmuz 2014 Cumartesi

Gardiyan

Gardiyan, Michelle Zink tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Epsilon Yayınları, Roman, 9789944828291, 358 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 200. ve 201. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Gülümsüyor. "Hmm, anlıyorum. Demek o kadar kötüydü." Komodinin üzerindeki sürahiye bakıyor. "En azından su verecek kadar vicdanlıymış. Susuzluktan ve açlıktan ölüyor olmalısın!"
O ana kadar aklıma yemek gelmemişti fakat Una bahsettiği anda açlıktan midem ağrımaya başlıyor.
"Açlıktan ölüyorum!"
Hemen doğrularak, "Merak etme!" diyor. "Neredeyse iki gündür uyuyorsun." Odanın diğer ucundaki gardıroba doğru ilerlerken bir yandan da konuşmaya devam ediyor. "Sana şimdi birkaç kıyafet bulup hemen yemek getireceğim. Kısa süre içinde turp gibi olacaksın."
Tekrar dirseklerimin üzerine dayanarak doğrulmaya çalışıyorum ve bu kez başarıyorum. Odanın tamamını ilk kez görüyorum. Bu açıdan bakınca o kadar büyük görünmüyor. Fazla mobilya yok; yatak ve komodine ek olarak gardırop, küçük bir şifoniyer ve basit bir çalışma masası ile sandalyesi var, hepsi o. Zeminden tavana kadar uzanan camlar perdeli. Duvarlar taştan. Onların serin ve ağır kokusunu alabiliyorum. Bu duvarların asırlardır Kız Kardeşlerin yuvası olduğunu hissediyorum. Ve bu düşünce beni yolculuğumuzun asıl sebebine taşıyor.
Odanın diğer ucundaki Una'ya, "Teyzem Abigail nasıl?" diye soruyorum.
Bana doğru hafifçe dönüyor; kaşlarının üzüntüyle ça-tıldığını görebiliyorum. "Korkarım ki pek iyi değil. Büyüklerimiz onun için elinden geleni yapıyor ama..." İçini çekiyor. "Dünyanın kanunu bu, değil mi?" Söylediği şey mantıklı, çünkü Abigail Teyze bir hayli yaşlı fakat Una bile bundan bahsederken üzgün görünüyor.
"Onu görebilir miyim?"
Gardırobun kapısını kapatarak arkasına dönüp yatağa doğru yürüyor; kolunda bir elbise asılı. "Uyuyor. Günlerdir seni sorup duruyordu. Gerçeği söylemek gerekirse senin sağ salim buraya ulaştığını öğrenene dek gözüne uyku girmedi. Geldiğinin haberini alınca rahatladı, şimdi biraz dinlenmesine izin verirsek ona büyük bir iyilik etmiş oluruz. Ama söz veriyorum uyanır uyanmaz sana haber verilecek."
Peki anlamında başımı sallıyorum. "Teşekkür ederim."
"Hayır, ben teşekkür ederim." Göz göze geliyoruz, gülümsüyor. Ben de ona gülümsüyorum. Elbiseyi yatağın ayakucuna bırakıyor. "İşte burada. Ben senin için yiyecek bir şeyler ayarlarken sen de bu sırada giyinebilirsin. Yıkanmak için su da var."
"Evet ama..." Onun gösterdiği misafirperverlik karşısında kabalık etmek istemiyorum. "Kendi kıyafetlerime ne oldu?"
"Temizleniyorlar," diye cevap veriyor. "Ayrıca bunların içinde daha rahat edeceğine eminim." Bunu söylerken gözleri parlıyor ama onda Astrid'in havası yok. Onun gözlerinde yakaladığım fesattan Una'da eser yok.
"Tamam o zaman, teşekkürler."
Gülümseyerek odadan çıkıyor. Çıkarken kapıyı da arkasından kapatıyor.
Yataktan çıkmaya teşebbüs etmeden önce bir-iki dakika bekliyorum. Yarı oturur pozisyonda Una ile konuşmaktan fazlasını yapmamışken bile yorulduğumu hissediyorum.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder