24 Temmuz 2014 Perşembe

Yolcu

Yolcu, Emily Barr tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Pena Yayınları, Roman, 9786055057336, 427 Sayfa, Temmuz/2014
Kitabın 274. ve 275. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Yine de son birkaç yılımız gerçek ilişkimize soluk bir gölge olmuştu. Geçmişin Laurie'si böyle yaşıyor olmayı istemezdi. Bunu gördüğünde dehşete düşerdi. İşler tam aksine cereyan etseydi, Laurie yoluna devam ederek başka biriyle tanışırdı.
Eğer o, orijinal Laurie, dün gece Alex'le beni görebilseydi, memnun olurdu diye düşündüm. Üzgün ama memnun. Tam anlamıyla beraber olduğumuzdan bu yana beş yıl geçmişti. Zihnimde yarattığım hayali Laurie talepkâr, huysuz bir figüre dönüşmüştü: hiçbir suretle benim sevdiğim erkek değildi.
Dışarıda zindeleştiren bir kış sabahı vardı. Telefonumun şarj edilmesi gerekiyordu ama şarj etmedim: Alex'in benimle temas kurmaya çaba gösterdiğini biliyordum ve onunla henüz yüzleşemezdim. Kendimi fiziksel ve zihinsel olarak berbat hissediyordum. Bir şey başımın içinde zonkluyordu. Erken kalktım ve üzgün uyandığımda daima yaptığımı yaptım: dışarıya çıktım. Kendi başımaydım. Çok uzun süredir kendi başıma olmuştum.
Soğuk hava patlaması iyi gelmişti; köşede bir kafe bularak kaloriferin bitişiğindeki metal bir sandalyeye çökmekten hoşnuttum. Duble espresso, taze sıkılmış portakal suyu, sebzeli kahvaltı sipariş ettim ve düşünmek yerine ücretsiz bir gazeteyi okumaya çalıştım.
Dünya farklı görünüyordu. Kederle yüklüydüm fakat serbest kalmıştım. Kendi başımaydım ama bu gidip Lara'yı aramam anlamına geliyordu. Aslında, Bangkok'a gidecek ve oraya vardığımda ne olup bittiğini görecektim.
Beş yıldır sarhoş olmamıştım. Kazadan sonraki bir hafta boyunca her gece dehşet verici şekilde sarhoş oldum. Bir daha asla ayık olmak istemedim.
Laurie'nin Budock'taki evde beni beklediğini düşünebildiğimce çok düşünmeye çalıştım. Bu işe yaramadı. İlk kez, o kulübe bizim evimiz değildi. Orası kedilerimle birlikte yaşadığım yerdi. Kedilerimle yalnız yaşıyordum. Bir erkek arkadaşım yoktu çünkü o ölüydü. Birdenbire kedilerin iyi olmalarını umdum: sonra komşuları arayacak ve kontrol edecektim. Onların bir kedi kapısı vardı. Uzakta olduğum birkaç gün boyunca kendi başlarının çaresine bakabileceklerini ümit ediyordum. Komşuların onları beslemeye başlamalarını sağlayacaktım.
Bir şeye odaklanmaya can atarak çare arıyordum. Zemin siyah ve beyaz damalıydı. Küçük bir köşe kafeyle bitişik bir oteldi. Doğru büyüklükteki taşlarla zeminde satranç oynayabilirdin. Küçük taşlarla bile oynayabilirdin. Devasa karelerde tuhaf görünürlerdi ama bu durum satranç oyununu ilginç kılardı. Bu, normal bir satranç tahtasında miniminnacık piyonlar ve minyatür bir kraliçeyle oynamak gibi olurdu.
Kahvem geldi ve garson kıza zoraki gülümseyip düşüncelerimi şimdiki zamanda demirledim. Bugün Leon Campion'ı pusuya düşürecektim.
Kahvaltım geldi ve gergin bir biçimde, yarı aç yarı mide bulantılı olarak yemeye başladım.
Küçük bir kadeh kırmızı şaraptan daha fazlasını asla içmedim. Bu, kendi akıl sağlığım için aldığım bir karardı -eğer akıl sağlığı benim gibi bir kişiye uygulanabilir bir tabir idiyse- ve bunun doğru olduğunu şimdi biliyordum. Hafızamda çıkışlarıyla beni rahatsız eden şeyler vardı. Alex'i öpmek güzel olmuştu. Onu tekrar görmeye dayanıp dayanamayacağımdan emin değildim.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder