Kitabın 234. ve 235. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
"Ve hiç evlenmedim. Michael gibi birisini bulamadım ki!" Hannah'ya teşekkür edip odadan çıktım.
Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız, "Han-nah Hanım yardımcı olabildi mi size?" dedi.
Cüzdanı elimde sallayarak, "Hiç değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim," dedim.
O sırada yanımda dikilip duran hademe bağırdı:
"Hey baksana... Bu Bay Michael'ın cüzdanı. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerede görsem tanırım. Cüzdanını hep kaybederdi zaten. Üç kere ben buldum, koridorlarda."
Şaşkınlıkla öğrendim ki Michael sekizinci katta yaşıyordu. Ok gibi fırladım tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi.
Michael elini arka cebine attı hızla, sonra sevinçle, "Evet, bu benim cüzdanım," dedi. "Öğleden sonraki yürüyüş sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum."
"Hiçbir şey borçlu değilsiniz," dedim. "Ama özür dilerim. İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum."
"Mektubu okudun mu?"
"Sadece okumakla kalmadım, Hannah'yı da buldum." "Buldun mu? Nerede? İyi mi? Hâlâ eskisi gibi güzel mi? Söyle, lütfen söyle!"
"Çok İyi, hem de harika," dedim yavaşça. "Bana onun telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım."
Elime sımsıkı sarıldı.
"O benim tek aşkımdı. Onu öyle sevdim ki asla evlenmedim. Çünkü bu mektup geldiğinde hayatımın bir anlamı kalmamıştı artık."
"Bay Goldstein," dedim. "Gelin benimle." Asansörle üçüncü katta indik. Yaşlı kadının bakımıyla ilgilenen hemşireye hemen durumu anlatıp bizimle birlikte gelmesini rica ettim. Odasının kapısı açıktı. Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu. Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu. "Hannah," dedi. "Bu adamı tanıyor musun?" Gözlüklerini ayarladı, tek kelime etmeden uzun uzun baktı. Heyecanlandığı her hâlinden belliydi. Fısıldar gibi, kekeleyerek, "Mich-ael," dedi.
Michael, kapıda kısık sesle, "Hannah, ben Michael, beni tanıdın mı?"
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız, "Han-nah Hanım yardımcı olabildi mi size?" dedi.
Cüzdanı elimde sallayarak, "Hiç değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim," dedim.
O sırada yanımda dikilip duran hademe bağırdı:
"Hey baksana... Bu Bay Michael'ın cüzdanı. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerede görsem tanırım. Cüzdanını hep kaybederdi zaten. Üç kere ben buldum, koridorlarda."
Şaşkınlıkla öğrendim ki Michael sekizinci katta yaşıyordu. Ok gibi fırladım tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi.
Michael elini arka cebine attı hızla, sonra sevinçle, "Evet, bu benim cüzdanım," dedi. "Öğleden sonraki yürüyüş sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum."
"Hiçbir şey borçlu değilsiniz," dedim. "Ama özür dilerim. İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum."
"Mektubu okudun mu?"
"Sadece okumakla kalmadım, Hannah'yı da buldum." "Buldun mu? Nerede? İyi mi? Hâlâ eskisi gibi güzel mi? Söyle, lütfen söyle!"
"Çok İyi, hem de harika," dedim yavaşça. "Bana onun telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım."
Elime sımsıkı sarıldı.
"O benim tek aşkımdı. Onu öyle sevdim ki asla evlenmedim. Çünkü bu mektup geldiğinde hayatımın bir anlamı kalmamıştı artık."
"Bay Goldstein," dedim. "Gelin benimle." Asansörle üçüncü katta indik. Yaşlı kadının bakımıyla ilgilenen hemşireye hemen durumu anlatıp bizimle birlikte gelmesini rica ettim. Odasının kapısı açıktı. Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu. Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu. "Hannah," dedi. "Bu adamı tanıyor musun?" Gözlüklerini ayarladı, tek kelime etmeden uzun uzun baktı. Heyecanlandığı her hâlinden belliydi. Fısıldar gibi, kekeleyerek, "Mich-ael," dedi.
Michael, kapıda kısık sesle, "Hannah, ben Michael, beni tanıdın mı?"
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder