6 Ağustos 2014 Çarşamba

Olaylar Boksörün Pazı Sarmasını Yemesiyle Başladı

Olaylar Boksörün Pazı Sarmasını Yemesiyle Başladı, Giray Kemer tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | İletişim Yayınları, Roman, 9789750515699, 92 Sayfa, Temmuz/2014

Kitabın 9. ve 10. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Ayten
Nerde lan Ahu Tuba?
Naaptınız lan Ahu Tuba’ya?
“N’oldu gene?” diyorum.
“Amına kodumun çocukları Ahu Tuba’mı çalmış abi ya!” diyor.
“İlla çalacaksanız gidin cüzdanımı çalın, koleksiyonu niye bozuyorsunuz ibneler!”
Eyüp Abi’nin Bülbülderesi’ndeki salonundayız. Elimdeki ipi bırakıp yanına gidiyorum.
Dolabına yapıştırdığı posterlerden birini çalmışlar yine.
“Sakin ol oğlum,” diyorum. Elimi omzuna atıyorum. “Gel biraz kapışalım da keyfin yerine gelsin.”
“Yok abi, seni dövmek hiç tat vermiyor artık,” diyor. Yine gülmeye başlıyor Ayten’in saf gözleri.
“Bana lapa tutarsın o zaman,” diyorum. Haklı çünkü. Maç yapmamızın bir anlamı yok. Yakalamam mümkün değil.
Ona göre çok yavaşım. Daha doğrusu o bir boksöre göre çok hızlı.
Gördüğüm en zayıf boksör Ayten. Kemikleri sayılıyor.
Yine de çok kuvvetli. “Zamanında tarlada çalışmaktan abi hep,” diyor. Yine her zamanki gibi gülümseyerek. Maçlardan önce bir ay zorla kilo aldırmaya çalışıyorlar. Tartıdan önce bol suyla ancak sınırı geçiyor. Sonra hemen eski haline dönüyor. Yine de ringe çıkıp ufak ufak spanik yapıyoruz. Boyu,özellikle de kolları benden oldukça uzun. İçine girmem lazım. Müsaade etmiyor. Sol direği hiç durmuyor. Kaçamıyorum. Yaklaşınca sağını kullanmaya başlıyor. Kroşe mesafesi çok geniş. Elinden geldiğince canımı yakmamaya çalışıyor, yorgunluktan gardımı düşürdüğümde vurmuyor. Torpil geçtiği belli olmasın diye tam o esnada dişliğini, kaskını düzeltiyor. Artık nefes nefese kaldığımı görünce, “Gel biz biraz lapa yapalım abi,” diyor. Gülüyoruz. Ayten salondaki tek arkadaşım.
Yirmili yaşlarda. Yaklaşık üç senedir falan asker. Buna devrecilik yapmaya çalışan üç beş kişiye kırk beşer gün hava değişimi aldırtmış. Her seferinde de kendi askerliği uzamış. Toplanıp dövmeye çalışmışlar, yine olmamış. Çünkü Ayten’i dövemezsiniz. Ayağa kalkıp tekrar saldırmasını önlemek için ancak bayıltmak ya da öldürmek gerekir. Dünyanın en saf adamının dövüşürken dönüştüğü şeye inanmak çok zor, defalarca görmesem ben de inanmazdım. “Çok üstüme geliyorlar abi,” diyor. Bu dördüncü firarı. “Ayten,” diyorlar. Baver, abi benim adım. Yüzbaşının postasıyken çay getirip götürüyoruz mecburen. Orospu çocuğunun teki başlattı üst devrelerden. Öyle kaldı. Dedim yapma. N’olur falan dedi. Tokatlamaya kalktı. Gerisini biliyorsun abi.”
Tahmin edebiliyorum. Uzun boyu ve fazla ince fiziği nedeniyle yürüyüşünde hafif bir kıvraklık var Ayten’in. Sanırım ondan dolayı takmışlar bu ismi. Kim dese sinirleniyor.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder