19 Eylül 2012 Çarşamba

Tim Parks - Kader


“İngiltere’ye döndükten üç ay kadar sonra, kitap halinde bir araya getirildiğinde saygın bir meslek hayatını bir şahesere dönüştürecek olan –itiraza katiyen yer bırakmayacak kadar kapsamlı ve nihai bir kitap yazmayı planlıyordum- malzemeyi toplamayı nihayet toparlamışken –tek can sıkıcı eksik, Andreotti’yle yapılacak röportajdı- tesadüf bu ya, Knightsbridge’de, Rembrandt Oteli’nin resepsiyonunda, bir bakıma hem bir alandaki başarılarımı hem de bir diğerindeki başarısızlıklarımı simgeleyen bir yerde durduğum sırada, oğlumun intihar ettiğini telefonla haber aldım.”

Tim Parks ülkemizde tanınmayan bir yazar.

Kader, Türkçedeki ilk romanı.

İtalya'da yaşayan bir İngiliz olan Parks, Kader'de belki kendinden de izler taşıyan bir hikâye anlatıyor:

İngiliz gazeteci Chris Burton yıllarca İtalya muhabiri olarak çalışmıştır. Karısı da soylu bir İtalyandır...

Tam da, bir şaheser olacağını düşündüğü kitabını yazmaya başlayacakken şizofreni hastası oğlunun intihar etmiş olduğu haberini alır...

Ve okur, daha ilk sayfadan, romanın kahramanının zihnindeki girdaplara kapılır.

Kader bir yolculuk hikâyesi olabilir: İngiltere'den İtalya'ya, Torino'dan Roma'ya, havaalanından tren garına...

Kendi kendine konuşmak da denebilir Kader için: Ne yapmak istiyordum? Ne yaptım? Ne yapmalıydım? Ne yapabilirdim?

Dolambaçlı olsa da yalın, kederli olsa da zevkle okunan, bilinç akışı tekniğiyle yazılmış çarpıcı bir metin.

Tim Parks, Kader, Çev. Roza Hakmen, Kanat Kitap.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder