28 Haziran 2013 Cuma

Philip Reeve - Yürüyen Kentler 1 | Kitaptan okuma parçası

# Philip Reeve - Yürüyen Kentler 1 | Kitaptan okuma parçası #

Bilinmeyen bir gelecekte de olsak, kendimizi evimizde hissediyoruz ve “Yürüyen Kentler”in ardında bıraktığı teker izlerinin içinde düşe kalka, motor bölmelerindeki gürültünün eşliğinde çok acayip bir yolculuğa çıkıyoruz. Bir solukta art arda okunabilecek bu kitaplar, bilimkurgu edebiyatın da yakın tarihli yüz aklarından… - Canan Topaloğlu

Uzak gelecekte, 60 Dakika Savaşları’nın sonrasında bildiğimiz dünyadan eser kalmamıştı. Tekerlekler üstünde “yürüyen” Londra kenti, eski Kuzey Denizi’nin kurumuş yatağı boyunca, küçük kentleri kovalıyordu. Tarihçiler Loncası’nda Üçüncü Sınıf Çırak Tom, kızına âşık olduğu baştarihçinin hayatını kurtarmaya çabalarken, kendini suikastçı Hester’la birlikte, mahvedilmiş bir dünyada, acımasız bir düzende var olma savaşının içinde buldu…


- 1 -

Av Alanı

Kasvetli, fırtınalı bir bahar öğleden sonrasıydı. Londra kenti, eski Kuzey Denizi'nin kurumuş yatağı boyunca, küçük bir madenci kasabasını kovalıyordu.

Londra, geçmişteki o mutlu günlerinde böylesi küçük bir av için kılını bile kıpırdatmazdı. Büyük Mobil Kent bir zamanlar, kuzeyde Buz Diyarı'nın en ücra köşelerinden güneyde Akdeniz kıyılarına dek gezinip, bundan çok daha büyük yerleşmeleri avlayarak geçirirdi günlerini. Ne var ki, son zamanlarda av bulmak iyiden iyiye zorlaşmış, daha büyük bazı kentler Londra'ya iştahla bakar olmuştu. O ise on yıldır, Tarihçiler Loncası'nın bir zamanlar Britanya Adası olduğunu söylediği, batının nemli ve dağlık bir bölgesinde pusuya yatmış, kendinden büyük kentlerden saklanıyordu. Bölgenin nemli tepelerinde kurulu tarım kasabaları ve durağan yerleşim alanları dışında hiçbir şey yememişti bu on yıl boyunca. Neyse ki sonunda, Belediye Başkanı, Londra'nın, kara köprüsünden geçerek Büyük Av Alanı'na dönme zamanının geldiğine karar vermişti.

Yüksek izleme kulelerindeki gözcüler madenci kasabayı fark ettiğinde, Londra kara köprüsünü daha yeni yarılamıştı. Kasaba otuz iki kilometre ötede tuz tabakalarını kemiriyordu. Londra halkına göre bu, tanrıların bir işaretiydi. Belediye Başkanı bile (O ne tanrılara ne de işaretlere inanırdı) bunun doğuya doğru yolculukta iyi bir başlangıç olduğunu düşünüp, kovalamanın başlaması için emir verdi.

Madenci kasaba yaklaşan tehlikeyi görüp kaçmaya çabaladıysa da, Londra'nın altındaki devasa tırtıllı paletler giderek artan bir hızla dönmeye başlamıştı artık. Çok geçmeden kent, sıcak bir kovalamaca içinde gümbürdeyerek ilerliyordu. Bir düğün pastası gibi yedi kattan oluşan, hareketli metal dağın katmanları motor dumanına boğulmuşsa da, zengin villaları üst güvertelerde pırıl pırıl parlıyor; en tepede, çorak topraktan altı yüz metre yüksekte de Aziz Paul Katedrali'nin altın haçı ışıldıyordu.

---

Philip Reeve - Yürüyen Kentler 1 | On8 Kitap, Roman, Çeviren Müren Beykan, Fulya Yavuz, 352 sayfa, Mayıs 2013.

Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder