27 Haziran 2013 Perşembe

Salman Rushdie'nin Utanç romanı da artık Can Yayınları'nda!

# Salman Rushdie'nin Utanç romanı da artık Can Yayınları'nda! #

Salman Rushdie'nin kitaplarını ağırlıklı olarak yıllardır Can Yayınları basıyor. Metis Yayınları ise Geceyarısı Çocukları'nı ve Utanç'ı basmıştı. Salman Rushdie'nin şimdi Türkçedeki bütün kitapları Can Yayınları etiketiyle çıkıyor. Geceyarısı Çocukları ve Utanç'ın yeni edisyonları yine Aslı Biçen'in yaptığı çeviriler olarak okurlara sunulacak.

Salman Rushdie Utanç'ı, Geceyarısı Çocukları isimli olay yaratan romanından hemen sonra kaleme almıştı. Birçok eleştirmen ve okura göre de bu iki kitap, daha o zamanlar 20. yüzyılın klasikleri arasında gösterilmişti.

                   

Salman Rushdie - Utanç'ın geçtiği ülke epey tanıdık bir yer. Bildik karakterlerin içinde keyif alarak okuyabileceğiniz bir roman.

Salman Rushdie - Utanç için genelde "politik roman" tanımlanması kullanılıyor ki, hiç de şaşırtıcı değil. Utanç'ta betimlenen dünya; otorite hırsına kapılmış siyasetçilerden, "dinibütün" askerlerden, demokrasiyi kullanarak anti-demokratik bir korku toplumu yaratmak için uğraşılan bir yer olarak geçiyor.

Salman Rushdie Utanç'ta, bunları anlatırken hüzne kapılıyor, umutla umutsuzluğu bir arada sunuyor okuruna. Politik romanların handikaplarına düşmeden yapıyor bunu üstelik.

Biri Ziya-ül Hak’a, ikisi baba kız Bhutto’lara “hem benzeyen hem de benzemeyen” karakterlerin önemli roller üstlendiği bu olağanüstü roman, yine “benzeyen ama tam da Pakistan denemeyecek” bir ülkenin tarihini, utanç duygusunun prizmasından anlatmaya girişiyor. Ayıbı, rezaleti, skandalları da içeren bir anlam zenginliği taşıyan bu “utanç”, özellikle iki karakterde somutlanıyor: Utanmazlığın kişileşmiş hali Ömer Hayyam Şakil ile öteki insanların hissetmedikleri bütün utancı ruhunda yaşayan karısı Safiye Zeynep...

Salman Rushdie - Utanç'tan tadımlık bir bölüm:

Dul adam çocuklarını Farsi sütannelerle, Hıristiyan ayahlarla ve çoğunlukla Müslümanlıktan gelen demirden bir ahlakla büyütmüştü, gerçi Çanni babasını asıl güneşin katılaştırdığını söylerdi. Üç kız, onun öldüğü güne kadar bu labirentvari malikâneden hiç çıkartılmamıştı; hemen hemen hiç eğitim görmeden haremlikte hapis tutulmuş, birbirlerini eğlendirmek için kendilerine has lisanlar icat etmiş, çıplak bir adamın nasıl göründüğü üzerine kafa yormuş, ergenliğe ulaşmadan önce tuhaf cinsel organlar hayal etmişlerdi, mesela erkeklerin göğsünde kendi memelerinin oturacağı oyuklar, "o zamanlar öyle cahildik ki," diye hatırlatacaklardı yaşları ilerledikçe hayretle birbirlerine, "döllenmenin memelerden olduğuna inanabiliyorduk." 

Bu uzun mahpusluk üç kız kardeş arasında asla tam olarak kopmayacak çok güçlü bir bağ oluşturmuştu. Kafesli bir pencerenin önünde durup büyük otelin yaldızlı kubbesine bakarak ve gizemli dans müziğinin nağmelerine göre salınarak geçirirlerdi akşamlarını... söylentiye bakılırsa ikindilerin tembel mayışıklığında birbirlerinin vücutlarını keşfederlerdi uyuşuk uyuşuk; geceleri de babalarının ölümünü hızlandırmak için büyüler yaparlardı. Ama kem dillerin söylemeyeceği yoktur, özellikle de erkeklerin soyan gözlerinden uzakta yaşayan güzel kadınlar hakkında. Kesinlikle doğru olan bir şey varsa o da, bebek rezaletinden çok önce, bekâretlerinin soyut tutkusuyla çocuk özlemi çeken üç kız kardeşin çocukları doğduktan sonra bile üçlüyü bozmamak, sonsuza kadar gençliklerindeki yakın bağı korumak için gizli bir anlaşma yapmış olmalarıydı: yani bebekleri paylaşmaya karar vermişlerdi. Bu akdin, yalıtılmış üçlünün birbirine kattıkları âdet kanlarıyla yazıldığı ve imzalandığı, sonra yakılıp kül edildiği ve sadece belleklerinin hücrelerinde saklandığı yolundaki menfur hikâyeyi kanıtlama ya da yalanlama imkânım yok.

Ama yirmi yıl boyunca tek bir çocukları olacaktı. Adı Ömer Hayyam olacaktı.

---

Salman Rushdie - Utanç | Can Yayınları, Roman, Çeviren Aslı Biçen, 360 sayfa, Temmuz 2013.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder