# French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin | Kitaptan okuma parçası #
French Oje - Keşke Ben Uyurken Gitseydin | Okuyan Us Yayın, Dizüstü Edebiyat, 299 sayfa, Temmuz 2013.


"Çağkan, mu Teras"
Hâlâ biraz akşamdan kalmayım. Zeynep ile yine İstanbul'daki bütün içkileri içtik sanırım dün gece... Birbirine âşık olan yakın arkadaşlardan değiliz. Birlikte dedikodu yapmaya âşığız. Ne zaman otursak dedikodunun başına, şişe şişe şaraplar biter, dilimiz şişer, dönmez, elimize telefonlarımı alıp Whatsapp'a dalarız... Ve gece genelde bundan sonra başlar...
Zeynep, komik ve kelimenin tam anlamıyla "piç" bir kadın. İlk durağımız, yemek yiyip içki içebileceğimiz seçkin bir restoranken ikinci durağımız gece 11 buçuktan sonra club haline gelen Haliç manzaralı bir diğer seçkin restorandı. Çünkü içkiye devam edebilmek için bangır bangır müzik çalmalıydı arkada. Ve yeni içkin şarap olmamalıydı. Mesela mojito! İkinci durağımız bir teras. Tatilden yeni geldiğim için zenci gibiydim. O karanlıkta görünüyor muydum acaba? Bu renk olmaya bayılsam da, kendime henüz itiraf edebiliyorum ki bu kadar kararmak beni öcü gibi gösteriyor. Belki de ilerde sadece 50 faktörlü güneş koruması kullanan beyaz insan olurum.
O gece teras yakışıklılarla doluydu. Ve tabii aklıma ilk gelen, "Bunlar kaç yaşındadır acaba?" sorusuydu. Bir süredir böyle... Bir süredir beğendiğim bütün erkekler ya gay ya da benden küçük oluyor da... Geri kalanlar kapılmış. Haydi büyükten vazgeçtim, yaşıtlarımla olmaya bile razıyım... Sahi, okul dışında hiç yaşıtım biriyle tanışmadım galiba ben... sanki benim doğduğum yılda toplam 100 çocuk doğmuş gibi...
Etrafıma bakındım. Ve acı gerçeği gördüm; sünger falan değildik. İçki gayet yaramıştı. Her yer karanlıktı. Müziğin sesi çok yüksekti. Dans edecek alan yoktu. Bolca yakışıklı vardı ve hepsi keten pantolonun üstüne gömlek giymişti. En sevdiğimden yani... Ve herkeste neden bankacı tipi vardı.
Zeynep, omzumdaki şeytan gibi. Habire bir şeytanlık için dürtüyordu. Karşımızdaki çocuğu göstererek, "Şu çocuk çok yakışıklı" dedim mesela, "Gidip sorsana burcunu, ya boğa ya yengeç" dedi. Gazı alan ben gittim. Aslında böyle şeyler yapmam ama bu kız beni fena gazlıyor. Hem biraz eğlenelim hem belki de tanışırız, diyorum her seferinde. Gidip çocuğa sordum. "Koaaaç" diye bağırdı. Soruyu anlamadı herhalde, dedim, tekrar sordum: "Yengeç misin boğa mı?" Yine "Koaaaaaaç" dedi.
Belli ki biraz içmişti. Kaç ne be?
Aslında... Belki de koç burcudur.
Bulunduğumuz yere geri gittim. Zeynep sırıtarak yüzüme bakıyordu. Belli, çok eğleniyordu... Bulunduğumuz yerden normalde Haliç çok güzel görünür. O geceyse yapay göl gibi,. Havuz hatta. Aslında... Belki de çok içmişimdir.
---
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder