Ejderhaların Dansı - Kısım 2
Ejderhaların Dansı - Kısım 2, George R. R. Martin | Epsilon Yayınları, Fantastik Roman, Çeviren Sibel Alaş, 624 sayfa, 9789944826983, Haziran 2013.
Ejderhaların Dansı - Kısım 2'de macera soluk soluğa devam ediyor. Aynı zamanda Akılçelen Kitaplar'ın bastığı Taht Oyunları çizgi romanlarının da ikinci kitabı çıktı, yeri gelmişken duyuralım.
Ejderhaların Dansı - Kısım 2'de kötülüğün yükseldiği bir vakitte olaylar; kanunsuzların, rahiplerin, askerlerin, derideğiştirenlerin, asillerin ve kölelerin büyük roller oynadığı bir sahnede geçmektedir. En zorlu dans, Ejderhaların Dansı başlamaktadır.
Daenerys Targaryen, toz ve ölüm dolu topraklar üzerinde hüküm sürmektedir. Tyrion Lannister, yeni müttefikler edinmiş, bilinmezlerle dolu bir serüvene çıkmıştır. Donmuş kuzeyde Jon Kar, Sur’un ötesinden gelen buzdan düşmanlarla ve en yakınları arasından hasımlarla karşı karşıyadır.
Yedi Krallık’ın akıbeti, uçurumların kenarındadır…
- BRAN -
Ay hilâldi, bir bıçağın ağzı kadar ince ve keskindi. Solgun bir güneş doğdu, battı ve tekrar doğdu. Kırmızı yapraklar rüzgârda fısıldadı. Kara bulutlar gökyüzünü doldurdu ve fırtınalara dönüştü. Şimşekler çaktı, gök gürlemeleri haykırdı. Siyah elli ve mavi gözlü ölü adamlar yamaçtaki yarığın etrafında dolaştılar ama içeri giremediler. Kırık çocuk tepenin altında, büvet ağacından yapılmış tahtta oturuyordu, kollarında kuzgunlar dolaşırken karanlıktaki fısıltıları dinliyordu.
"Bir daha asla yürüyemeyeceksin," demişti üç gözlü karga, "ama uçacaksın." Ara sıra, epey aşağıdan bir yerden şarkı sesi geliyordu. Yaşlı Dadı şarkıcılara ormanın çocukları, derdi ama onların adı, hiçbir insanın konuşamadığı Hakiki Dil'de, toprağın şarkısını söyleyenler idi. Ama kuzgunlar o dili konuşabiliyordu. Küçük siyah gözleri sırlarla doluydu. Şarkıları duyduklarında, kırık çocuğa gaklıyor ve onun derisini gagalıyorlardı.
Ay şişman ve yuvarlaktı. Yıldızlar siyah gökyüzünde dolaştı. Yağmur düştü, dondu, ağaç dalları buzun ağırlığıyla kırıldı. Bran ve Meera, toprağın şarkısını söyleyenler için isimler uydurdu: Kül, Yaprak, Terazi, Siyah Bıçak, Karlı Pelerin ve Kara Elmas. Yaprak, şarkıcıların gerçek isimlerinin insan dili için çok uzun olduğunu söyledi. Ortak Dil'i sadece o konuşabiliyordu. Bu yüzden Bran, diğer şarkıcıların yeni isimleriyle ilgili ne düşündüklerini hiç öğrenemedi.
Sur'un ötesindeki toprakların kemik dondurucu soğuğundan sonra mağaralar kutsal bir surette sıcaktı ve kayaların içine ayaz girdiğinde şarkıcılar ateş yakıp soğuğu tekrar geri gönderiyorlardı. Aşağıda rüzgâr yoktu, kar yoktu, buz yoktu, seni tutmak için ellerini uzatan ölü yaratıklar yoktu. Sadece rüyalar, kuru sazdan yapılmış mumların ışığı ve kuzgunların öpücükleri vardı. Ve karanlıkta fısıldayan adam.
Şarkıcılar ona son yeşilgören diyordu ama Bran'ın rüyalarında o hâlâ üç gözlü kargaydı. Meera Reed ona gerçek adını sorduğunda, adam kahkaha sayılabilecek korkunç bir ses çıkardı. "İçimde hayat varken pek çok ismim oldu, hatta bir vakitler bir annem bile vardı ve onun bana verdiği isim Brynden idi."
"Brynden isimli bir amcam var," dedi Bran. "Aslında annemin amcası. Ona Brynden Karabalık derler."
"Amcan bana ithafen isimlendirilmiş olabilir. Kimilerine hâlâ benim ismim verilir. Eskisi kadar çok değil. İnsanlar unutur. Sadece ağaçlar hatırlar." Adamın sesi o kadar hafifti ki Bran duymakta zorlanıyordu.
Meera'nın Yaprak adını verdiği şarkıcı, "Son yeşilgörenin bedeninin büyük bölümü ağacın içine karıştı," diye açıkladı. "Fani hayatının ötesinde yaşadı ama hâlâ burada. Bizim için, sizin için, diyarların insanları için. Etinde sadece azıcık kuvvet kaldı. Bin bir göze sahip ama izlenecek çok şey var. Bir gün anlayacaksın."
---
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder