Fay Boşluğu
Fay Boşluğu, Türk Yazınından Deprem Öyküleri, Hazırlayan: Kadir Yüksel | Alakarga Sanat Yayınları, Öykü, 320 sayfa, 9786055182175, Ağustos 2013.
Fay Boşluğu, yazınımızda bir benzeri daha olmayan bir çalışma. Kadir Yüksel, öykücülerimizin kaleminden çıkmış deprem öykülerini bir araya getirmiş. Doğusundan batısına hassas faylar üzerinde uzanan ülkemizin yazınsal niteliği yüksek bir deprem analizi. Özellikle yeni kuşakların dikkatli okuması gerekiyor.
Fay Boşluğu kitabından Ahmet Ümit'in kaleme aldığı "Faylar Kırılmadan" adlı öyküden bir parça sunuyoruz...


Gazeteler, televizyonlar deprem uzmanı Profesör Dr. Kemal Kermani'nin ani ölüm haberini veriyordu. Aslında ölümünün tartışılacak bir yanı yok gibi görünüyordu. Adam elli dört yaşındaydı, kiloluydu, sigara içiyordu, masa başında çalışıyordu; yani kalp krizi geçirmeye adaydı. Zaten habercilerin tartıştığı da adamın ölümü değil, deprem hakkında söyledikleriydi. Yaşanılan iki büyük depremin ardından insanları en çok korkutan adamdı Kemal Bey. Haber programlarında çıkıp, sevinç içinde ışıyan gözlerini iri iri açarak, biraz heyecanlı, ama kesin bir ifadeyle:
"İstanbul'da 8 şiddetinde belki de daha büyük deprem olacak. Binlerce insan ölecek" derdi. Eliyle kırçıl keçi sakalını çekiştirerek, mutlu bir haber veriyormuş gibi tekrarladı. "Bu olağanüstü bir doğa olayıdır. Büyük depremde burada yoktum. Umarım bunu kaçırmam."
Ben de tüm İstanbullular gibi korkuya, dehşete kapılarak dinlerdim söylediklerini. Depremde binlerce insan yaşamını yitirmişken, on binlerce insan çadırlarda yaşarken, milyonlarca insan korku içinde olası felaketi beklerken, o saygısızca, "Ölenler beni ilgilendirmez, beni bu güzel deprem ilgilendirir, yüzyılda bir gerçekleşen bu olay benim için her şeyden önemlidir" diye konuşuyordu. Onun bu saygısız konuşmaları tüm İstanbullular gibi beni de çok kızdırıyordu. Haberciler de biraz bu nedenle, alttan alta oh olsun, o çok beklediğin depremi göremeden gittin dercesine adamın ölümünü yazıp çiziyorlardı.
Doğrusunu söylemek gerekirse ben de pek üzülmemiştim adamın öldüğüne. Hatta içimden artık mezarında hissedersin o muhteşem sarsıntıyı, diye geçirdiğimi bile anımsıyorum. Yani sizin anlayacağınız rahmetli deprem uzmanına karşı derin bir önyargı taşıyordum. Bu yüzden karısı Şükran Hanım, "Kocam ölmedi, öldürüldü" diye konuşmaya başladığında, bunlar ailece bir tuhaf demekten kendimi alamadım. Ama Emniyet Müdürü İsmet Bey, benim gibi düşünmüyordu. Deprem uzmanının ölümünün üçüncü günü beni çağırdı. Şükran Hanım'la konuşmamı, kuşkularını araştırmamı istedi. İtiraz edecek oldum:
"Ben de bir şey çıkacağını sanmıyorum, ama olay kamuoyuna yansıdı, bu konuyu araştırmaktan kaçınamayız" dedi.
Kararlı olduğunu görünce ısrar etmedim. Bizim Ali'yle birlikte Profesör Dr. Kemal Kermani'nin Bostancı'daki evinin yolunu tuttuk.
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder