25 Mart 2014 Salı

Siyah Kuğunun Yükselişi

Siyah Kuğunun Yükselişi, Lee Carroll tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Tual Yayınları, Roman, 9786058873186, 408 Sayfa, Şubat/2014

Kitabın 210. ve 211. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

 Başımı salladım ve yürümeye başladık, Monge Sokağı'ndan Seine'e doğru ilerledik, bir süre sonra İle de la Cite'den nehrin diğer yakasına geçtik ve bir gemi gibi ışıklandırılmış olan Nötre Dame'ı arkada bıraktık. Yürürken Roger'a astronomi merakının nasıl başladığını sordum, o da bana çocukluğunda yıldızları seyretmekten büyük zevk aldığını ve hocasının da teşvikiyle bu konuda çalışmaya başladığını zevkle ve gülerek anlatmaya başladı. En çok hoşlandığı söz, Hamlet'ten, "Cennette ve dünyada senin felsefende hayal edilenden çok daha fazla şeyler vardır, Horatio," cümlesiydi. En sevdiği Crayola kalemi Gece Mavisi (benim de öyleydi), en sevdiği şarkı da Van Morrison'un "Moondance"ı (Ay dansı) idi.
Söz müzikten açılınca ona Jay ve Becky grubundan bahsettim. Onlara Londra Dağıtma Gücü denmesi çok hoşuna gidiyordu Roger'ın, sesime gülmeyeceğine söz verdikten sonra bana onlardan iki şarkı söyletti. Ama yine de kendini tutamadı, güldü ve meyhaneden çıkmış geç saatte evlerine dönen iki sarhoş gibi gülerek Les Halles'e doğru yürümeye devam ettik. Uzun bir parkın sonunda bulunan Medici Sütunu'na vardığımızda hala gülüyorduk. Konuşup gülüşerek yürüdüğümüz için yolun nasıl geçtiğini, buraya bu kadar çabuk nasıl geldiğimizi anlayamadım, bizi bekleyen kimse göremeyince biraz da ürktüm.
"Çılgın meslektaşlarının da buraya geleceğini söylemiştin bana."
Roger omuzlarını silkti ve "Belki de bir yerlere bir şeyler içmeye gittiler," dedi. "Gökbilimciler bazen böyle çocukça şeyler yaparlar işte. Daha sonra gelirler belki. Bak, kapı da açık zaten. Girelim mi?"
Roger'ın neşeli tavırları çok açık ve tehditkâr olmaktan çok uzaktı. Ama biraz düşününce, tanımadığım bir erkekle bomboş bir kuleye girmenin pek de parlak bir fikir olmadığına karar verdim. Ama diğer yandan, gece vakti Luxembourg Pakı'na girip bir orman perisiyle buluşmak da akıllıca bir iş değildi tabii. Fontainebleau Ormanı'nda Hellequin'le buluşmak da çılgınlık değil miydi sanki?
"Pekâlâ," dedim. "Sırları aydınlatalım bari!" Roger gülerek yüzüme baktı ve "Tamamen haklısın," diyerek başını salladı. "Yukarıda çok aydınlık olacak. Ama şimdilik bu feneri yakalım." Çantasından büyük bir el feneri çıkarıp yaktı ve "Kulenin tepesine kadar bu fenerin ışığında yüz kırk yedi basamak çıkmamız gerekiyor," diye ekledi.
Medici Sütunu'nun tepesinden görünen manzara, tırmanmaya değecek kadar güzeldi. Kuzeyde Saint Eustache'm Gotik cephesi, güneyde ise Seine Nehri ve Nortre Dame tüm haşmetiyle gözlerimizin önündeydi. Paris çepeçevre ışıl ısıldı, parıltılar içindeydi. Roger torba çantasından bir battaniye çıkarıp yere serdi ve üzerine şampanya, peynir, ekmek ve bir tabak da çilek koyarak mükemmel bir piknik sofrası hazırladı. Kulenin tepesi rüzgârlıydı -tek koruma küçük, dökme demir kubbeydi- ama hava yeterinde sıcaktı ve çok rahatsız olmadım. Özellikle ikinci kadeh şampanyadan sonra biraz daha keyiflendim ve hiçbir şeyi umursamaz oldum.
Roger'a, "Gençliğimde evimizin çatısına tırmanışlarımı hatırladım şimdi," dedim, "insanın böyle yüksek yerlere çıkınca kendini tüm sorunların üstünde görmesi ne garip, değil mi?"
Roger başını salladı. "Cosimo Ruggieri'nin de bu kuleyi bu nedenle inşa ettirdiğini düşünmek istiyorum. Hiç kuşkusuz görünüşte bunu astronomi çalışmaları için yaptırdı tabii, ama sanıyorum, Catherine de Medicis'in saray politikalarından uzaklaşmak için bir yer de arıyordu kendine."
"Cosimo Ruggieri mi? Bu kuleyi kullanan adam o muydu yani?"
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder