9 Nisan 2014 Çarşamba

Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi

Bilimsel Araştırma Programlarının Metodolojisi, Imre Lakatos tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Bilim, 9786051068596, 386 Sayfa, Nisan/2014
Kitabın 92. ve 93. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

(b) Olumlu höristik: "koruyucu kuşağın" inşası ve kuramsal bilimin görece özerkliği

Araştırma programları, olumsuz höristiklerinin yanında, olumlu höristikleriyle de karakterize edilirler.
En hızlı ve kesintisiz olarak ilerletici olan araştırma programları bile "karşı kanıt"ı parça parça sindirebilirler: aykırılıklar hiçbir zaman tamamen tükenmezler. Fakat henüz açıklanmamış aykırılıkların (Kuhn'un deyimiyle "bulmacalar"ın) rastgele alındığı ve koruyucu kuşağın seç-meci bir biçimde, önceden tasarlanmış bir düzenden yoksun kurulduğu düşünülmesin. Düzenin nasıl olacağına genelde kuramcı bilim insanının odasında, bilinen aykırılıklardan bağımsız olarak karar verilir. Bir araştırma programına bağlanan kuramsal oryantasyonlu çok az bilim insanı "çürüt-melere" zamansız bir ilgi gösterir. Bu bilim insanlarının, bu çürütmeleri öngören uzun soluklu bir araştırma politikaları vardır. Bu araştırma politikası ya da araştırma düzeni (az ya da çok ayrıntıyla) araştırma programının olumlu höristiği içinde düzenlenmiştir. Olumsuz höristik programın, onu savunanların metodolojik kararıyla "çürütülemez" olan "çekirdeğini" belirler. Olumlu höristik ise, araştırma programının "çürütülebilir olan değişik biçimleri"nin nasıl değiştirileceği, geliştirileceği ve "çürütülebilir" koruyucu kuşağın nasıl düzeltilip sofistike hale getirileceği konusunda kısmen dillendirilmiş bir öneriler ve ipuçları kümesinden oluşun
Programın bu olumlu höristiği bilim insanını aykırılıklar okyanusunun yaratacağı kafa karışıklığından korur. Olumlu höristik, gerçeği simüle eden hep daha karmaşık modeller zinciri listeleyen bir program ortaya koyar: Bilim insanının dikkati programının olumlu kısmında ortaya konan yönergeleri takip ederek modellerini inşa etmeye yoğunlaşmıştır.
Gerçek olan karşı örnekleri, mevcut "veriler"i gözardı eder. Newton programını ilk olarak, güneş gibi sabit bir nokta ile gezegen gibi tek bir noktadan oluşan bir gezegen sistemi üzerinde çalışarak düzenledi. Kepler'in elipsi için kendi ters kare yasasını çıkardığı model buydu. Ne var ki, bu model bizzat Newton'm dinamiğinin üçüncü yasası tarafından yasaklanmıştı; dolayısıyla model, hem güneşin hem de gezegenin kendi ortak kütleçekim merkezleri etrafında döndükleri bir modelle değiştirilmek zorundaydı. Bu değişikliği gerektiren herhangi bir gözlem değil (veriler burada bir "aykırılığa" işaret etmiyordu), programın geliştirilmesi sırasında karşılaşılan kuramsal bir zorluktu. Durum üzerinde çalışarak, sanki hiçbir gezegenler arası kuvvet yokmuş, varolan kuvvetler yalnızca güneş-merkezli olanlarmış gibi programı daha çok gezegen içerecek şekilde düzenledi. Sonra çalışmasını sürdürerek güneşin ve gezegenlerin kütle-noktaları değil de kütle-topları olduğu bir durum tasarladı. Yine, bu değişim için bir aykırılık gözlemine gerek duymadı) sonsuz özkütle (dillendirilmemiş) mihenk taşı bir kuram tarafından yasaklandığından gezegenlerin yer kaplaması zorunluydu. Bu değişiklik Newton'ın çalışmalarını engelleyen önemli matematiksel zorluklar içeriyordu ve Principia'nın basımını on yıldan fazla geciktirdi. Bu "bulmaca"yı çözdükten sonra dönen toplar ve onların sa-lınımları üzerine çalışmaya başladı. Daha sonra gezegenler arası kuvvetleri kabul etti ve yörünge sapmaları üzerine çalışmaya başladı. Bu noktada olgulara daha bir endişeyle yaklaşmaya başladı. Bu model (niteliksel açıdan) olguların pek çoğunu çok güzel bir biçimde açıklarken birçoğunu da açıklamıyordu. Küre biçimli gezegenler yerine yanal genişlemiş gezegenler üzerinde çalışmaya o zaman başladı, vb.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder