Kitabın 52. ve 53. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Louis, köyün içinden geçerken duyduğu iniltileri hatırladı. Yanılmamıştı o halde? Duyduğu bu muydu? Aklına, niyetini gerçekleştirmesini zora sokabilecek bir engel geldi.
"Kocası?.."
Von Croft ayı pençesi gibi geniş elini kaldırdı:
"Ha o mu? Oradan oraya dolanıyor! Şehre gitti. Yılbaşında gelir diye bekliyoruz."
Von Croft bir şeyler daha ekleyecekti ama öksürüğe boğuldu. Bir türlü marşı basmayan bir motor gibi öksürüyordu, kıpkırmızı kesilmişti. Bapaume yardım etmek üzere bir hamle yaptı ama ihtiyar adam bir şey yapmamasını işaret etti. Öksürük nöbeti sona erdi. Von Croft gözlerini kapatıp, birkaç saniye ağzındaki balgamı toparladı. Ardından, biraz yana dönerek, yastık kılıfı büyüklüğünde bir mendille temizledi ağzını.
"Rahat olun," dedi, yemekleri kastediyordu,
Elmalı keklerden birini yemeye başladı. Takma dişleri öyle sallanıyordu ki, neredeyse her çiğnemeden sonra parmağıyla düzeltiyordu onları. Elma şarabından, meme emer gibi uzun bir yudum çekti. Mutfağın bir ucunda, Genevieve, dolabın kapaklarını çarpıp, kalçasıyla sandalyeleri iterek gösteriyordu tavrını. Von Croft babacan bir tavırla dudak kıvırdı, boş verin, Öyledir o, ziyanı yok...
Bapaume, buraya bir şey için geldiğine inanılabilsin diye bisküviye uzandı. Yemek odasının ve salonun dekoru değişmişti. Louis'nin belleğinde, kasvetle kardeş kanaatkar ve ağırbaşlı bir intiba kalmıştı. Ama sonrasında, iki genç kız bir tornado gibi geçmişti odadan, duvarlar meyve renklerine boyanmıştı, etrafta müzik kutuları, danteller, hacimli koltuklar, ufak tefek yaşlıların parmağı kadar kırılgan biblolar vardı. Perdenin fırfırlarının arasından ipincecik bir toz bulutu güneşin ışığında hareleniyordu. Louis'nin gözleri piyanoyu aradı. Oturma odasında, odayı bölen perdenin biraz ötesine durduğunu hatırladı.
Büfenin üstünde, kurt suratı biçimindeki kitap tutucuların arasında bir İncil ve okul kitapları duruyordu. Bir de Latince kitap vardı, açık sayfalarının üzerine yüzüstü bırakılmıştı, sanki birisi okumayı yarıda kesmişti.
"Okuyor mu oğlunuz?"
Von Croft'un ağzında hâlâ doluydu, alaycı bir biçimde kıkırdadı.
"Burada, lesfreres de l'lnstruction chretienne'de yatılı okuyor. Bayramı geçirmek için geldi yanımıza. Boş verin siz onu. Hergelenin biridir."
Dilinin ucuyla, dişlerinde kalanları ite çeke temizledi. Gözlerinde bir pırıltı, keyfi yerinde, hoş bir şakanın tadını çıkarır veya gençlikteki hovadalıkları hatırlar gibi bir ifadeyle kıkırdamaya devam ediyordu. Genevieve, yan odada sabırsızlıktan dudaklarını kemiren bir vodvil karakteri gibi, ilk fırsatta ansızın daldı içeri.
"Şekerleme vaktiniz babacığım! Babam yaşlı, fazla yorulmaması gerek."
"Ben daha sonra gelirim," dedi Louis ayağa kalkarak.
İhtiyar, olmaz, dedi, dışarısı buz kesmişti, üstelik köyde gidilecek başka bir yer de yoktu.
"Kilise bile kapalı! Bapaume lütfen beni kırmayın. Kızıma söyledim, sizin için odayı hazırlayacak. Rahat edersiniz. Dinlenmek isterseniz divana uzanabilirsiniz. Evinizde olduğunuzu farz edin. Benim hayta akordunu fazla bozmamışsa piyanoyu da kullanabilirsiniz, asla rahatsız olmayız."
Çantasını almak üzere eğilmiş olan Louis, sıçrayarak
doğruldu.
"Müzisyen mi?"
Von Croft boynunu omuzlarına gömüp yeniden kıkırdamaya başladı.
Von Croft ayı pençesi gibi geniş elini kaldırdı:
"Ha o mu? Oradan oraya dolanıyor! Şehre gitti. Yılbaşında gelir diye bekliyoruz."
Von Croft bir şeyler daha ekleyecekti ama öksürüğe boğuldu. Bir türlü marşı basmayan bir motor gibi öksürüyordu, kıpkırmızı kesilmişti. Bapaume yardım etmek üzere bir hamle yaptı ama ihtiyar adam bir şey yapmamasını işaret etti. Öksürük nöbeti sona erdi. Von Croft gözlerini kapatıp, birkaç saniye ağzındaki balgamı toparladı. Ardından, biraz yana dönerek, yastık kılıfı büyüklüğünde bir mendille temizledi ağzını.
"Rahat olun," dedi, yemekleri kastediyordu,
Elmalı keklerden birini yemeye başladı. Takma dişleri öyle sallanıyordu ki, neredeyse her çiğnemeden sonra parmağıyla düzeltiyordu onları. Elma şarabından, meme emer gibi uzun bir yudum çekti. Mutfağın bir ucunda, Genevieve, dolabın kapaklarını çarpıp, kalçasıyla sandalyeleri iterek gösteriyordu tavrını. Von Croft babacan bir tavırla dudak kıvırdı, boş verin, Öyledir o, ziyanı yok...
Bapaume, buraya bir şey için geldiğine inanılabilsin diye bisküviye uzandı. Yemek odasının ve salonun dekoru değişmişti. Louis'nin belleğinde, kasvetle kardeş kanaatkar ve ağırbaşlı bir intiba kalmıştı. Ama sonrasında, iki genç kız bir tornado gibi geçmişti odadan, duvarlar meyve renklerine boyanmıştı, etrafta müzik kutuları, danteller, hacimli koltuklar, ufak tefek yaşlıların parmağı kadar kırılgan biblolar vardı. Perdenin fırfırlarının arasından ipincecik bir toz bulutu güneşin ışığında hareleniyordu. Louis'nin gözleri piyanoyu aradı. Oturma odasında, odayı bölen perdenin biraz ötesine durduğunu hatırladı.
Büfenin üstünde, kurt suratı biçimindeki kitap tutucuların arasında bir İncil ve okul kitapları duruyordu. Bir de Latince kitap vardı, açık sayfalarının üzerine yüzüstü bırakılmıştı, sanki birisi okumayı yarıda kesmişti.
"Okuyor mu oğlunuz?"
Von Croft'un ağzında hâlâ doluydu, alaycı bir biçimde kıkırdadı.
"Burada, lesfreres de l'lnstruction chretienne'de yatılı okuyor. Bayramı geçirmek için geldi yanımıza. Boş verin siz onu. Hergelenin biridir."
Dilinin ucuyla, dişlerinde kalanları ite çeke temizledi. Gözlerinde bir pırıltı, keyfi yerinde, hoş bir şakanın tadını çıkarır veya gençlikteki hovadalıkları hatırlar gibi bir ifadeyle kıkırdamaya devam ediyordu. Genevieve, yan odada sabırsızlıktan dudaklarını kemiren bir vodvil karakteri gibi, ilk fırsatta ansızın daldı içeri.
"Şekerleme vaktiniz babacığım! Babam yaşlı, fazla yorulmaması gerek."
"Ben daha sonra gelirim," dedi Louis ayağa kalkarak.
İhtiyar, olmaz, dedi, dışarısı buz kesmişti, üstelik köyde gidilecek başka bir yer de yoktu.
"Kilise bile kapalı! Bapaume lütfen beni kırmayın. Kızıma söyledim, sizin için odayı hazırlayacak. Rahat edersiniz. Dinlenmek isterseniz divana uzanabilirsiniz. Evinizde olduğunuzu farz edin. Benim hayta akordunu fazla bozmamışsa piyanoyu da kullanabilirsiniz, asla rahatsız olmayız."
Çantasını almak üzere eğilmiş olan Louis, sıçrayarak
doğruldu.
"Müzisyen mi?"
Von Croft boynunu omuzlarına gömüp yeniden kıkırdamaya başladı.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder