Kitabın 324. ve 325. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Savaşçılar geldi, yıkıntının basamaklarına doğru ilerlerlerken bağırıyor, tuniklerini yırtıyorlardı. Yüzleri boyanmıştı; yetenek için siyah, yaşam için kırmızı. Göğüsleri koyu sarıyla ve o gün erken saatlerde edindikleri geçen yılki ateşin külleriyle boyanmıştı. Bazılarının göğüs uçları kalın metal iğnelerle delinmiş, uçları tüylerle süslenmişti. Kadınların alınları ve göbekleri boyalıydı; hamile olanlar bedenlerindeki şişkinliği geniş kırmızı bir daireyle vurgulamıştı, bunlardan bazıları merkeze doğru daralan bir spiral çiziyordu. Kadın ve erkeklerin birbirine benzeyen saç örgüleri takılan tüylerden dolayı o kadar kalınlaşmıştı ki, hepsi de yolda ilerleyen devasa kuşları andırıyordu. Her Göçebe en güzel mücevherlerini takmıştı; küpeler ve kol bantları, kalçalara doğru inen boncuklu kemerler onları külfetli giysilerden kurtarmıştı.
Çıplak göğüslü savaşçılar ve peştamallı kadınlar göğüslerim yumruklarıyla döverken atılan çığlıklar kulakları sağır eden bir perdeye ulaştı; çıplak çocuklar yıkıntıların basamaklarının etrafında dalga dalga ilerleyen hararetli, gittikçe kalabalıklaşan insan kalabalığı içinde dolaşıyordu. Tüm kamp, parlak renkler denizine dönüşmüştü.
Rom basamakların tepesinde dikildi, duygusal kutlamayla ışıl ışıl parlayan kalabalık insan şeridini gördüğünde nabzı hızlandı. Hemen yanında, Roland sanki onların ortak coşkularını pay-laşıyormuşçasına derin bir nefes aldı. Bu ne kadın, ne erkek, ne yaşlı, ne genç bir insanın sesiydi. İnanılmaz derecede canlıydı.
Yıkıntı basamaklarının iki yanma tahtalar yığılmıştı, her biri insan boyundaydı. Rom'un arkasına kalın ahşap direkler dikilmiş, aşağı doğru sarkan deri bir çanağı desteklemesi için tepesinden bağlanarak sağlam, üç ayaklı bir sehpa haline getirilmişti.
Roland'a tek bir bakış atıp başını sallayan Rom, en üst basamağın kenarına yaklaşıp yumruğunu havaya kaldırdı.
"Yaşama!"
Tüm kamp, Yaşama! sesiyle yankılandı.
Roland onun hemen yanından, Özgürlüğe! diye haykırdı.
Rom ve Roland, en yakındaki eski kolonlardan birer meşale aldılar. Merdivenlerden aşağı hızla indiler, meşaleleri reçine kaplı ahşap yığınlarına doğru ittiler. Büyük bir gürültüyle, ikiz alevler gökyüzüne yükseldi. Geceyi uluyan sesler kapladı. Yüz davul bir arada çalmaya başladı.
Rom yıkıntının basamaklarını koşturarak tırmandı, yumruklar havaya kaldırılmıştı. Vadi ahenksiz ve kontrolsüz bir zafer çığ-lığıyla dolarken onayını haykırdı. Ateşin içindeki tahtalar patladıkça kıvılcımlar gökyüzüne yükseldi. Birkaç dakikalığına da olsa, Feyn düşüncelerinden uzaklaştı.
Toplantı kutlaması Seyala Vadisi'ni doldurdu.
Rom yere indi, dönüp duran kalabalığın arasına koştu ve sarı saçları örgülü genç bir kadını yakalayarak kolları arasına aldı. Kadın başını geriye attı, iri kırmızı halkalarla vurgulanmış parlak Fani gözleriyle gökyüzüne baktı. Rom onu şöyle bir çevirdi, sonra yere indirerek öptü.
Ardından kollarını gevşeterek serbest bıraktı, ikisi de nefes nefeseydi. Kadın kuş tüyler iyi e kaplı saç örgüleri kalabalığın arasında kaybolarak gözden yok oldu.
Rom ilerlemeye devam etti. Bekçi ve Göçebelerin sırtlarını sıvazladı. Roland babalarına zıplayarak yaklaşan aslan yavruları gibi davranan savaşçıların oluşturduğu çembere doğru attı kendini.
Rom yön değiştirdi, kollarını yukarı kaldırdı. "Daha çok!" diye haykırdı.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.Çıplak göğüslü savaşçılar ve peştamallı kadınlar göğüslerim yumruklarıyla döverken atılan çığlıklar kulakları sağır eden bir perdeye ulaştı; çıplak çocuklar yıkıntıların basamaklarının etrafında dalga dalga ilerleyen hararetli, gittikçe kalabalıklaşan insan kalabalığı içinde dolaşıyordu. Tüm kamp, parlak renkler denizine dönüşmüştü.
Rom basamakların tepesinde dikildi, duygusal kutlamayla ışıl ışıl parlayan kalabalık insan şeridini gördüğünde nabzı hızlandı. Hemen yanında, Roland sanki onların ortak coşkularını pay-laşıyormuşçasına derin bir nefes aldı. Bu ne kadın, ne erkek, ne yaşlı, ne genç bir insanın sesiydi. İnanılmaz derecede canlıydı.
Yıkıntı basamaklarının iki yanma tahtalar yığılmıştı, her biri insan boyundaydı. Rom'un arkasına kalın ahşap direkler dikilmiş, aşağı doğru sarkan deri bir çanağı desteklemesi için tepesinden bağlanarak sağlam, üç ayaklı bir sehpa haline getirilmişti.
Roland'a tek bir bakış atıp başını sallayan Rom, en üst basamağın kenarına yaklaşıp yumruğunu havaya kaldırdı.
"Yaşama!"
Tüm kamp, Yaşama! sesiyle yankılandı.
Roland onun hemen yanından, Özgürlüğe! diye haykırdı.
Rom ve Roland, en yakındaki eski kolonlardan birer meşale aldılar. Merdivenlerden aşağı hızla indiler, meşaleleri reçine kaplı ahşap yığınlarına doğru ittiler. Büyük bir gürültüyle, ikiz alevler gökyüzüne yükseldi. Geceyi uluyan sesler kapladı. Yüz davul bir arada çalmaya başladı.
Rom yıkıntının basamaklarını koşturarak tırmandı, yumruklar havaya kaldırılmıştı. Vadi ahenksiz ve kontrolsüz bir zafer çığ-lığıyla dolarken onayını haykırdı. Ateşin içindeki tahtalar patladıkça kıvılcımlar gökyüzüne yükseldi. Birkaç dakikalığına da olsa, Feyn düşüncelerinden uzaklaştı.
Toplantı kutlaması Seyala Vadisi'ni doldurdu.
Rom yere indi, dönüp duran kalabalığın arasına koştu ve sarı saçları örgülü genç bir kadını yakalayarak kolları arasına aldı. Kadın başını geriye attı, iri kırmızı halkalarla vurgulanmış parlak Fani gözleriyle gökyüzüne baktı. Rom onu şöyle bir çevirdi, sonra yere indirerek öptü.
Ardından kollarını gevşeterek serbest bıraktı, ikisi de nefes nefeseydi. Kadın kuş tüyler iyi e kaplı saç örgüleri kalabalığın arasında kaybolarak gözden yok oldu.
Rom ilerlemeye devam etti. Bekçi ve Göçebelerin sırtlarını sıvazladı. Roland babalarına zıplayarak yaklaşan aslan yavruları gibi davranan savaşçıların oluşturduğu çembere doğru attı kendini.
Rom yön değiştirdi, kollarını yukarı kaldırdı. "Daha çok!" diye haykırdı.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder