9 Ekim 2012 Salı
Ayrıntı Yayınları...
Ayrıntı Yayınları’nın ilk kitabı 1988’de yayımlanan Şenlikli Toplum’du. Yayınevinin tasarımı yıllar öncesine dayansa da, kuruluş çalışmaları yaklaşık bir yıl sürdü. İlk yıllar ayda bir kitap yayımlanabilirken son yıllarda ayda 3/4 kitap ortalamasına ulaşıldı…
Kuranlar sol bir gelenekten gelen, kendilerine/hayata soru sormayı sürdüren, hayal kurmayı seven kişilerdi. Başka işler yaparak kazandıkları paranın bir kısmını vicdani bir sorumluluğun ifadesi olarak Ayrıntı’ya ayırdılar. Kurulurken ne “miras” kullanıldı, ne “borç” ne de “bağış” alındı. Ayrıntı sıfırdan, evet sıfırdan, artık “out” bir kavram olan “emek”le var oldu. Yayın politikasında bağımsız davranabilmesini buna borçlu.
Yayın programı hazırlanırken, “yol”a çıkarken saptanan “duruş” noktası zamanla kendini çoğalttı. Kabaca, şöylesi bir “yol rehberi”nden söz edebiliriz:
-“Güç ilişkileri üretmeyen” bir toplumsallığın izleri sürülecekti...
-Otoriter/totaliter toplumsal tasavvurlar reddedilerek; “zor”a değil, kendini sürekli sorgulayan yeni bir “etik” anlayışa dayanan “gönüllü birliktelikler” savunulacaktı...
-Hayatın “tinsel” boyutu ıskalanmayacak, Sol’un modernlikle ilişkisi sorgulanacaktı...
- “İktisadi aklı” dışlayan; kültüre, sanata, oyuna ve aşka özel vurgular yapan bir anlayışın serpilmesine çaba gösterilecekti...
Kimi hatalarımız olsa da, esas olarak bu “duruş” noktasına bağlı kaldığımızı sanıyoruz.
Bu hayali düşlemeye başladığımızdan bu yana geçen 20 yılda 500’den fazla kitap yayımladık. 500. kitabımız Agnes Heller’ın ahlâkın muhafazakârlara bırakılamayacak kadar önemli olduğu gerekçesiyle kaleme aldığı ve dünyada tek cilt olarak ilk kez Türkçe’de yayımlanan Bir Ahlâk Kuramı adlı devasa çalışması oldu. 832 sayfalık bu kitabın hazırlıkları yaklaşık 10 yıl sürdü. Günümüzde sosyolojik araştırmalara da konu olmaya başlayan “karakter aşınması”nı göz önünde bulunduracak olursak ne denli isabetli bir tercih yaptığımız ortaya çıkar.
Hazır okuru olmayan “riskli” bir “duruş” noktası saptamış; batmayı da göze almıştık. Batmadık! Bu noktaya gelmemizde bu “duruş”u benimseyen ve katkıda bulunanların, yani sizlerin payı çok büyük...
Sizler: editörler, çevirmenler, yayıma hazırlayanlar, düzeltmenler, öneride bulunanlar, eleştirenler, kadeh kaldıranlar, gülümseyenler, görünmez/tanımlanamaz birçok konuda yardımcı olan kısa ve uzun yol arkadaşları…
Başka türlü bir şeylerin de yapılabileceğini beraberce gösterdik...
21. yıla girerken Gorz’un son kitabı olan Son Mektup-Bir Aşk Hikâyesi’ni yayımladık. Yazdıkları ve yaşadıklarıyla önümüzü aydınlatan Gorz, Marksizmi varoluşçu bir yaklaşımla benimsemiş, kuramsal çalışmalarında özellikle yabancılaşma ve özgürlük konularına eğilmiştir. Kapitalizme özgü işbölümünü, dünya kaynaklarının akıldışı kullanımını eleştirerek siyasi ekolojinin ve özgürlükçü sosyalizmin en önemli düşünürlerinden biri haline gelmiştir.
Hayatları boyunca yeryüzündeki haksızlıklar karşısında sessiz kalmayıp, mücadele etmeyi seçen Gorz ve hayat arkadaşı Dorine, Dorine’in uzun yıllar süren acı verici, onulmaz hastalığının ardından radikal bir karar almak zorunda kalırlar: kendi hayatlarına son verme haklarını kullanmak...
Böylece, yaşamda olduğu gibi ölümde de ayrılmayacak, “diğerinin ölümünden sonra yaşamak” zorunda kalmayacaklardır...
Her şey gibi aşk, sevgi kavramlarının da içinin boşaltıldığı, çabucak tüketildiği günümüzde bir umut, hatta bir isyan çığlığı gibi karşımıza çıkıyor Gorz’un mektubu.
Sarsıcı ve ta yüreğimize işleyen bir çığlık...
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder