28 Ocak 2013 Pazartesi

Selim İleri - İstanbul'un Sandık Odası


- Yazarların İstanbul'unda -

- Âşiyan, Kuş Kafesi

Genç Yakup Kadri, Tevfik Fikret'in kendi nesillerince sevilmiş, özümsenmiş, değeri tartışılamayacak üstünlükte bir şair olduğunu söyler.

Herkes Fikret'e hayrandır. Herkes Fikret'i bir fazilet örneği saymaktadır.

Şair de, bütün yaşamını doğruluk, dürüstlük, onur arayışı içinde geçirmiştir. Sultan Hamid'in istibdadına karşı çıkmış, gelecekten çok şeyler ummuş; nihayet II. Meşrutiyet'in özgürlükçü havasını soluduğuna inanmıştır.

Sultan Hamid, tahtından indirilip sürgüne gönderilir gönderilmez, Fikret'in düşlediği özgürlükçü ortam, bu kez de İttihad ve Terakki'nin boyunduruğuna geçer.

"Sis"leri, "Tarih-i Kadim"leri yazmış şair, yeni yönetimin apaçık baskıcı, dahası, kan dökücü tutumu karşısında yıkılıp kalır. Bu ortamda yapabileceği hiçbir şey yoktur.

Ne özgür düşünce, ne uygarlık, ne insanca yaşama...

Öyle günler yaşanmaktadır ki, Hüseyin Rahmi'nin sonradan Hakka Sığındık'ta yazacağı gibi, Sultan Hamid istibdadını mumla arayanlar vardır.

Tevfik Fikret, "Doksan beşe Doğru"yu, "Han-ı Yağma"yı derin bir umutsuzluk içinde kaleme getirir. Eserinin alınyazısı değişmez: Bu harikulâde şiirler elden ele dolaşır, gizlice okunur.

Yakup Kadri, Âşiyan'a sığınmış Fikret'i ziyaret eder.

Âşiyan Farsça bir sözcük. Kuş yuvası anlamına geliyor. Ev, oturulan yer anlamına da geliyormuş.

Fikret, Âşiyan'dan arada bir çıkıyor, ders vermek üzere koleje gidiyor. Sonra yine yalnızlık köşesine dönüyor.

Kiralık Konak romancısı, yalnızlık köşesini kocaman bir kuş kafesine benzetir.

Bebek sırtlarında, Rumeli zirvesindeki köşk bakımlı bir bahçeyle çevrilidir. Şurada, Fikret'ten bazı mısralar kazılı bir kaya dibi, az ötede ağaç kütüklerinden yapılma kanepeler...

Yakup Kadri bu kez köşkün içini betimlemeye koyulur:

Köşkün içi, eşya ve döşeniş açısından, Servet-i Fünun dergisinin sararmış sayfalarında rastlanabilecek illüstrasyonları andırmaktadır, üslûp, "epok dışı"dır, özeldir, kendine özgüdür.

Âşiyan'daki köşke giren, kendi çağından, kendi ülkesinden, gününün koşullarından bir süre için uzaklaşır. Burası sanal bir yer gibidir.

Umutsuz Fikret burada, tül perdeler, kuştüyü yastıklar, birbirine sokulmuş, birbirine kucak açmış koltuklar, sedirler ortasında gelgeç bir huzur bulmaktadır.

Tavandan cami kandili gibi avizeler sarkar. Pencerelerden dışarısı bütün bir Boğaziçi tasviridir.

Tevfik Fikret resim yapar.

Resimleri bugün Âşiyan Müzesi'nde. Yüksek sesli şairin resim sanatına çokça eğilmemesine üzülmek gerekir. Güzel resimlerdir.

---

Selim İleri, İstanbul'un Sandık Odası

1. Bölüm, Yazarların İstanbul'unda, Ocak 2013, Everest Yayınları, sf: 1, 2, 3.

Bu alıntı tanıtım amacıyla yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder