15 Mayıs 2013 Çarşamba

Bayram Bozyel - Diyarbakır 5 No.lu | Okuma parçası

# Bayram Bozyel - Diyarbakır 5 No.lu | Okuma parçası #

Bayram Bozyel’in Diyarbakır 5 No.lu kitabı bir vahşet romanı adeta... Nazi kamplarını andıran sahnelerle dolu bir roman... Yazılanların binde biri bile doğruysa, sadece dönemin sorumlularının yargılanmasını değil, konuya bunca yıl duyarsız kalmış herkesin utançla başını eğmesini gerektirecek bir roman...” Can Dündar, Milliyet

                                                 

Gözaltına yolculuk

1982 yılı Ocak ayının ilk günlerindeyiz. Polis minibüsü gözaltına alınacaklarla dolu. Şehirden ayrılıyoruz. Herkeste kaygılı bir yüz, geleceğimizden endişeli, gidiyoruz. Şimdilik gözlerimiz açık. Nefeslerimizle buğulanmış camlardan dışarıyı güçlükle seyrediyoruz. Silecekler düşen yağmur damlalarını kovalamaya çalışıyor. Önümüzdeki arabalar arka tekerlekleriyle sudan şeritler gönderiyorlar bize. Önümüzde simsiyah asfalt bir yol uzanıyor.

Yağmur daha da bir parlaklık kazandırıyor yola. Irak şehirlere giden bir yol bu. Kaç kez oralara doğru hüzünle uğurlandık ve sevinçli dönüşler yaşadık. Ancak, bugün yolculuğumuz o ırak kentlere değil.

Bu kısacık yolculukta gözlerimize seslenen kış günü manzarası geçmişimizle bütünleşiyor, belli belirsiz. Çocukluğumuz, gençliğimiz, namlunun ağzından çıkarcasına akıp giden yaşam; sevgilerimiz, coşkularımız, hüzünlerimiz bir anda canlanıyor gözlerimizde. Bin bir duyguyla bezenmiş gençliğimiz... Dünyayı yeni yeni kavrayışımızın ilk ışıklarının ekili olduğu olgunluk yıllarımız... Her şey hızla dönen bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden akıp gidiyor. Bunca yılımızı bıraktığımız sokaklar, caddeler, parklar, sinemalar, belki de son kez görünüyor bize. Buralara tekrar kavuşmanın umudunu gizliden gizliye, ama kararlıca döküyoruz içimize. Bu umut gerçekleşir mi dersiniz? Böylesi umutların gerçekleşme şansının azaldığı karanlık bir dönemde yaşıyoruz.

"Öne doğru eğilin, gözlerinizi kapatın" diyor bir ses. Şehirden çıkıyoruz demektir bu. Koltukların arasında bükülüp sıkışıyoruz. Minibüs sağa yöneliyor az sonra. Önden ve arkadan başka araçlarla korunuyor. Anayoldan nizamiyeye sapıyoruz. Şimdi daha farklı bir duygu uyanıyor içimizde. Belki de farklı bir mekâna ayak basmanın sonucu. Ve de tanıdık olmayan. İlerliyoruz. Az sonra beklenen, bilinen ve gıyaben çok yakından yaşanan bir yere varacağız. Varıyoruz.

Sırayla iniyoruz.

Hâlâ çiseleyen yağmurun kayganlaştırdığı kumlu bir alanda tek sıraya girmemiz isteniyor. Sert tavırlar takınmaya çalışan silahlı subay ve askerler bir anda emir salvosuna tutuyorlar bizi. Önce kimlik kaydımız yapılıyor. Kayıtları bir kez daha kontrol ediyorlar. Sonra üstümüzdeki her şeyi yere dökmemiz isteniyor. Ceplerimizi boşaltıyoruz. Kimliklerimiz, paralarımız, mendillerimizle birlikte her birimizin önünde öteberiden tepecikler oluşuyor.

Arama başlıyor. Önce üstümüzü didik didik arıyorlar. Sonra yerdeki eşya kümecikleri sırayla ve teker teker açılıp taranıyor. Mendiller havada bir iki kez sertçe silkeleniyor. Kimlik ve benzeri şeylerin sayfa araları dikkatli gözlerle süzülüyor. Kâğıt paralar altüst ediliyor. Sonunda para, mendil ve saatler geri verilirken ötekiler toplanıp bir başka yere götürülüyor.

Bir emir daha: Öndeki iki çavuş kendilerini takip etmemizi istiyorlar. Islanmışız, tek sıra halinde ağır ağır ilerliyoruz. Karşımızda tel örgüler var. Tel örgülerin arkasında on metre genişliğinde bir alan. Onun da arkasında ünlü "Gözaltı".

Önce tel örgülerin arasındaki kapıdan geçiyoruz. Sonra sola, koğuşa yöneliyoruz. Koğuş kapısının demir parmaklıkları ardında saçları kesik, göz çukurları geriye kaymış, şakak kemikleri öne fırlamış insanlar. Hepsi tıraşlı, soluk benizli. Bize endişeli gözlerle bakıyorlar. Onların yaşadıklarını pek yakında bizim de yaşayacağımızı bilme endişesi...

---

Bayram Bozyel - Diyarbakır 5 No.lu | İletişim Yayınları, Bugünün Kitapları, 200 sayfa, Mayıs 2013.

Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder