24 Mayıs 2013 Cuma

Marilyn’i Kurtarmak


Los Angeles, Downtown, West 1st Street,

Ağustos 2005

REWIND. Kaseti en başa sar. Tüm öyküye yeniden başla. Marilyn’in son seansına dön. Olaylar her zaman sondan başlar. Off sesle açılan filmleri severim. Görüntüde aşağı yukarı hiçbir şey yok: bir cesedin yüzdüğü bir havuz, palmiyelerin titreyen tepeleri, mavi bir çarşafın altında çıplak bir kadın, alacakaranlıkta cam parçaları. Ve konuşan biri. Kendi kendine. Yapayalnız kalmamak için. Öteki kıyıdan kendi yaşamını anlatan kaçak bir adam, bir dedektif, bir doktor – ya da bir psikanalist, neden olmasın? Kendisini öldüren şeyden söz ederek, kendisini yaşatan şeyi anlatıyor. Sesi şöyle der gibi: “Beni dinle, çünkü ben senim.”

Öyküyü yaratan sestir, yoksa anlattığı şeyler değil. Bu öyküyü anlatmayı deneyeceğim. Bizim öykümüzü. Benim öykümü. Sonu atılsa bile berbat bir öykü olurdu bu. Daha yaşarken biraz ölü gibi görünen bir kadın üzgün görünüşlü küçük bir kızı elinden tutup sürüklüyor. Kafa doktoruna, sözcük doktoruna götürüyor onu. Doktor onu alıyor ve itiyor. Aşkla ve alçaklıkla dinliyor onu, iki buçuk yıl boyunca. Hiçbir şey duymuyor ve onu yitiriyor.

Üzücü, uğursuz bir öykü olurdu bu, ondaki hüznü gideremezdi hiçbir şey, Marilyn’in sanki o kadar güzel olduğu için özür dilercesine gülümseyişi bile.

Michel Schneider, Marilyn’i Kurtarmak | Çev. Orçun Türkay, Yapı Kredi Yayınları.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder