30 Mayıs 2013 Perşembe

Raymond Chandler - Küçük Kız Kardeş | Kitaptan okuma parçası

# Raymond Chandler - Küçük Kız Kardeş | Kitaptan okuma parçası #

Raymond Chandler külliyatı Everest Yayınları'nın Polisiye Cepte dizisinde devam ediyor. Serinin altıncı kitabı Küçük Kız Kardeş (The Little Sister), yine Ahmet Ümit editörlüğünde ve Pınar Güncan'ın çevirisiyle dilimize kazandırıldı. Amerikan polisiyesinin efsane yazarı Raymond Chandler'ın bu kitabından da tadımlık bir okuma parçasını zevkle paylaşıyoruz...

                     

- 1 -

Kapının buzlu camında , boyası pul pul kabarmış siyah harflerle "Philip Marlowe... Araştırma-İnceleme" yazıyor. Epeyce döküntü bir koridorun sonunda epeyce döküntü bir kapı. Bina ise fayans kaplı banyoların uygarlığın temeli kabul edildiği yıllardan kalma. Kapı kilitli, ama hemen yanındaki açık kapıda da aynı şey yazıyor, onu kilitlemiyorum. Buyurun, girin. İçeride benden başka kimse yok, ha bir de kocaman bir kurtsineği. Ama Kansas'taki Manhattan'dan geliyorsanız, sakın girmeyin.

California'da baharın ilk günlerinde, o yoğun sis bastırmadan önce görülen açık, parlak yaz sabahlarından biriydi. Yağmurlar sona ermiştir. Tepeler hâlâ yemyeşildir ve Hollywood tepelerinin karşısındaki vadiden yüksek dağlardaki karı görebilirsiniz. Kürkü dükkânları yıllık indirim ilanlarına başlamıştır. On altı yaşındaki bakireler konusunda uzmanlaşmış randevuevleri tapu-kadastro işleri yapmaktadır. Ve Beverly Hills'te jakaranda ağaçları çiçek açmaya başlamıştır.

Beş dakikadır kurtsineğini takip ediyor, bir yere konmasını bekliyordum. Ama o konmak istemiyordu. Kanatlarını açıp süzülmek, bir yandan da Pagliacci'nin prolog bölümünü söylemek istiyordu. Sinekliği havaya kaldırmış tetikte bekliyordum. Masanın köşesine ufak bir parça parlak gün ışığı vuruyordu, eninde sonunda oraya konacağını biliyordum. Ama bunu yaptığında, ilk başta onu göremedim bile. Vızıltısı kesildi ve işte oradaydı. Tam o sırada telefon çaldı.

Sol elimi sabırlı ve yavaş hareketlerle milim milim hareket ettirerek telefona uzandım. Ahizeyi yavaşta kaldırıp, usulca konuştum: "Bir saniye bekleyin lütfen."

Ahizeyi yavaşça kahverengi kayıt defterinin üstüne bıraktım. Hâlâ oradaydı, mavi-yeşil parlıyordu ve günah doluydu. Derin bir nefes alıp sinekliği savurdum. Sinekten geriye kalan parça, odanın ortasına doğru süzülüp halının üstüne düştü. Sağlam kanadından tutup kaldırdım, çöp sepetine attım.

Telefonu kaldırınca, "Beklediğiniz için teşekkür ederim," dedim.

"Dedektif Marlowe'la mı görüşüyorum?" Fısıltı şeklinde çıkan bu oldukça telaşlı ses, küçük bir kıza ait gibiydi. Ona Dedektif Marlowe'la görüştüğünü söyledim. "Hizmetiniz karşılığında ne kadar alıyorsunuz, Bay Marlowe?"

"Ne gibi bir iş yaptırmak istiyorsunuz?"

Ses biraz sertleşti. "Size telefonda söyleyemem, elbette. Bu... bu çok gizli bir mesele. Bir fikrim olmadan büronuza gelip vakit kaybetmek istemedim."

"Günde kırk papel artı masraflar. Toptan fiyatına yapılacak bir iş olmadığı sürece."

"Bu çok fazla," dedi küçük ses. "Yüzlerce dolar tutabilir, oysa ben çok az maaş alıyorum ve..."

"Şu anda neredesiniz?"

"Bir drugstore'dayım. Büronuzun bulunduğu binanın tam karşısında."

"Buraya gelseniz, beş sent masraftan kurtulabilirdiniz. Asansöt ücretsizdir."

"Pa... pardon?"

En baştan aldım. "Yukarı gelin de sizi bir görelim," diye de ekledim. "Sorununuz benim anladığım türdense, size oldukça iyi bir öneri..."

Küçük ses çok kararlı bir şekilde, "Önce sizi biraz tanımalıyım," dedi. "Bu çok hassas bir konu, çok özel. Öyle herkese anlatamam."

"Bu kadar hassassa, belki de bir kadın dedektif tutmalısınız."

"Tanrım, kadın dedektifler de olduğunu bilmiyordum." Kısa bir sessizlik oldu. "Ama bir kadın dedektifin bu işe uygun olduğunu sanmıyorum. Çünkü Orrin çok bellalı bir semtte oturuyordu, Bay Marlowe. En azından ben öyle olduğunu düşündüm. Pansiyonun müdürü pek sevimsiz bir insan. İçki kokuyordu. Siz içer misiniz, Bay Marlowe?"

"Eh, mademki bu konuyu açtınız..."

"Ne tür olursa olsun içki kullanan bir dedektif tutacağımı sanmıyorum. Tütün bile tasvip ettiğim bir şey değildir."

"Bir portakal soymamın sakıncası olur mu peki?"

Hattın öbür ucundan nefesini ani bir hareketle tuttuğunu duydum. "Hiç olmazsa, bir beyefendi gibi konuşabilirsiniz," dedi.

"Üniversite kulübünü deneseniz, daha iyi olur." dedim. "Duyduğuma göre orada birkaç beyefendi kalmış ama kendilerini kullanmanıza izin verirler mi bilmem," deyip kapattım.

Doğru bir adımdı bu. Ama yeterli değildi. Hemen ardından kapıyı kilitleyip masanın altına saklanmalıymışım bir de.

---

Raymond Chandler - Küçük Kız Kardeş | Everest Yayınları, Polisiye Cepte, Çeviren Pınar Güncan, 320 sayfa, Mayıs 2013.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder