13 Haziran 2013 Perşembe

Arne Dahl - Ölümün Sesi | Kitaptan okuma parçası

# Arne Dahl - Ölümün Sesi | Kitaptan okuma parçası #

Avrupa polisiyesinin parlayan yıldızı Arne Dahl'ın Ölümün Sesi kitabı çok ses getirdi, çok beğenildi. Yazarın on kitap süren Intercrime serisi tüm dünyada 2,5 milyon adet sattı, ilk kitap Ölümün Sesi beyaz perdeye de aktarıldı. Ölümün Sesi'nden tadımlık bir okuma parçası sunuyoruz...

                   

- 1 -

Kışa sızmaya çalışan bir şey vardı.

Ne olduğunu çıkaramıyordu, ama bir şey vardı. Belki tatlı bir esinti, yoğun gri bulutların ortasından yayılan bir tutam ışık ya da muhtemelen tüm kış boyunca özel park yerini -üstünde hâlâ adı yazılı park yerini- çevreleyen su birikintisine bastığında çıkan çıtırtının yerini alan şıpırtı.

Bir an durdu ve gözlerini kısarak sabah gökyüzünü kaplayan bulutlara baktı. Gökyüzü her zamanki gibiydi, bulut örtüsü sahil şeridinin üzerinde bir koruma kalkanı gibi sallanıyor, onu dostça selamlıyordu.

Her zamanki sessizlik.

Az ötede sükûnet içinde küçük kasaba vardı; tek yaşam belirtisi evlerin bacalarından çıkan ince dumanlardı. Kayın baştankarasının hiç durmayan ötüşlerini duyup saçakların hemen altındaki yuvasından başını uzattığını gördü. Sonra otomobilini kilitledi ve çalışanların kullandığı küçük, gösterişsiz kapıya doğru birkaç metrelik mesafeyi yürüdü. Daha da gösterişsiz anahtar demetini çıkarıp üç kilidi teker teker açtı.

Bankanın içi sıradan bir pazartesi gibi kokuyordu, hafta sonu kapalı kaldığı için biraz havasızdı, ama Lisbet birazdan, her zamanki gibi ikinci olarak geldiğinde, içeriyi havalandırır, odayı neşeli gevezelikleriyle doldururdu.

Kendisi işe hep ilk gelen olurdu; rutin buydu.

Her şey tam olarak her zamanki gibiydi.

Kendisine de bunu defalarca söyledi: Her şey tam olarak her zamanki gibi.

Bunu biraz daha tekrarlamış olabilirdi.

Kendisine ait banka bölmesine giderek çekmeceyi açtı. Dikdörtgen biçiminde altın yaldızlı bir kutu çıkarıp uzun, sivri uçlu dart oklarından birinin dikkatle elinde tarttı; kendi özel silahı.

Bir dart okunun nasıl olması gerektiğini çok fazla insan bilmez, oyunu oynayanlardan bile bilmeyenler vardır. Kendi oklarının boyu uzundu, on iki santimetre olacak şekilde özel olarak tasarlanmışlardı ve bunun neredeyse yedi santimetresi rakiplerini her seferinde şaşırtan uzun bir uçla kısacık, diken gibi apareylerden oluşuyordu.

Üç ok aldı, bölme duvarının yanından geçip büroya girdi. Orada bir hedef tahtası vardı. Yere hiç bakmadan ayak parmaklarının ucuna basarak hedeften tamı tamamına 4,4 metre uzaklıktaki küçük siyah atış çizgisinde yerini aldı ve üç oku da eşit aralıklarla fırlattı. Üçü de geniş 1 halkasının içine saplandı. Henüz ısınma turuydu bu üstelik.

Tüm oklar gitmesi gereken yere varmıştı.

Her şey olması gerektiği gibiydi.

Ellerini kavuşturup hafif bir çıtırtı sesi çıkarana kadar önüne uzattı, sonra birkaç saniye parmaklarını havada salladı. Ceket cebinden anahtar demetini tekrar çıkardı, bölme duvarından bankanın halka açık kısmına geçti, kasanın yanına gidip kilidi açtı. Kasa kapısı boğuk bir gıcırtıyla ağır ağır açıldı.

Kapıdan çıkan ses, her zamanki gibiydi.

Bölmesine kalın para desteleriyle dolu bir kutu götürüp paraları masasının üzerine yaydı. Her zaman yaptığı gibi paraları şöyle bir inceledi.

---

Arne Dahl - Ölümün Sesi | Doğan Kitap, Polisiye, Çeviren Şen Süer, 368 sayfa, Mayıs 2013.

Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder