# Hasan Cemal - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim! | Kitaptan okuma parçası #
Cumhuriyet Gazetesi'ndeki "İç Savaş"ın Perde Arkası... Bu kitap sadece Cumhuriyet Gazetesinde "eski" ile "yeni" arasında yaşanan bir "iç savaş'ın perde arkası değildir. Çünkü Cumhuriyet, yalnız Cumhuriyet değildir. Aynı zamanda Kemalizm'in, Türk Radikalizmin en önde gelen kalelerinden biridir.


- 1 -
1 Nisan
Genel yayın müdürü
"Cumhuriyet bir gün senin için bitse, dünyanın sonu mu olur?" diye sormuştu. Olmadı dünyanın sonu. Ama çok sevmiştim Cumhuriyet'i... Nadir Nadi'nin üç genel yayın müdür adayı: Altan Öymen, Orhan Erinç, Hasan Cemal... Nadir Nadi'den Hasan Cemal'e: "Ölüm haberimi en çok üç sütun ver." - Nadir Nadi'nin yazı işleri müdür adayı: Cengiz Çandar
Yavru bir köpekbalığı, bacaklarımın arasından sürtünürcesine geçip gidiyor. Ne tuhaf! Daha önce hiç başıma gelmemişti.
Parlak güneşin altında, turkuaz rengi denize uzanan bembeyaz kumsalın en uç noktasında, sanki sonsuzluğun orta yerinde bir başıma oturuyorum, bir elimde not defteri.
Ve çeyrek yüzyıl öncesi gözümün önünde...
Heyecanlıyım.
Yıllar yılı Cumhuriyet'in genel yayın müdürlüğü için yanıp tutuşan ben değil miydim? İşte, şimdi Nadir Nadi'nin karşısındaki deri koltukta oturan da benim, otuz altı yaşında, sessiz sakin.
Ama içimde duygu fırtınaları esiyor.
Tarih, 31 Mart 1981.
Yer, bir zamanlar gazeteci milletinin "Bizim Yokuş" dediği, Türk basınının "Kâbe"si sayılan Cağaloğlu. Ya da çok şey görüp geçirmiş Babıâli! Türk Ocağı Caddesi'ndeki Cumhuriyet gazetesinin yazarlar katında NAdir Bey'le baş başayız. O, her zamanki yeşil deri koltuğunda oturuyor, elinde kısa bambu sopalarından biri.
Konuşurken bir yerlere pat pat, pıt pıt vuruyor.
Duvarda, gazetenin kurucusu Yunus Nadi Bey'in tahta çerçeveli kocaman yağlıboya portresi. Gazetede çalışan Agop Arad'ın bir tablosu ve Turhan Selçuk'un renkli bir karikatürü asılı. Kanepeye bitişik etajerin üstünde bronzdan bir Beethoven büstü...
Biraz sıradan bir oda. Cumhuriyet'in ve Nadir Nadi'nin başyazarlık tarihine daha yakışır döşenebilirdi diye düşünüyorum.
Soruyor Nadir Bey:
"Hasan Cemal, genel yayın müdürü olarak adını künyeye ne zaman yazacaksın?"
Ben duraksayınca "Yarın 1 Nisan! Herkes şaka sanır. Künyedeki değişikliği ertesi güne bırak," diyor. Gülüşüyoruz.
Yıllar ne çabuk geçmiş...
2003'ün Kasım ayı.
Yavru köpekbalığı, kaşla göz arasında bacaklarımın arasından kaçıp kayboluyor. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım.
(...)
İnsan, hayatı kafasının içinde taşıyor. Nerede olursan ol, yanından hiç eksik olmuyor. Kurtulamıyorsun ondan... Kayıp giden zamanı, Cumhuriyet'te geçen on sekiz yılımı, mesleğimi inşa ettiğim o müthiş dönemi düşünüyorum.
Bir dost, fi tarihinde bana sormuştu:
"Cumhuriyet bir gün senin için bitse, genel yayın yönetmenliğinden ayrılmak zorunda kalsan, bu senin için dünyanın sonu mu olur?"
Olmadı dünyanın sonu. Ama Cumhuriyet'i gerçekten çok sevmiştim.
Dalgalar kırıla kırıla geliyor, ayaklarımı yalıyor. Elimde Michael Cunningham'ın romanı, Saatler. Bir cümleyi not ediyorum: "Daha dün olan..."
Cumhuriyet de öyle.
---
Hasan Cemal - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim! | Everest Yayınları, Siyaset / İnceleme, 560 sayfa, Haziran 2013.
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder