Ankara
Burada her hareketin kendi ağırlığı var. Bir sigara yakılıyorsa, bir kadın eğilip evrak çıkarıyorsa, çocuk annesinin elinden kurtulup bir oyuncağa doğru ilerliyorsa bir anlamı vardır bütün bunların. Kılınan iki rekat namaz sizi değiştirip başka biri yapabilir örneğin. Öyle etkilidir her eylem.
Ankara bir proje şehri. Yeni bir kentsoyluluk üretme isteğinin getirdiği bir dikkat ve iddia var hâlâ. Onun için İstanbul'da dindar olan ya da olmayan çoğu kişi için geçerli tanrı olan para, burada çokça konuşulan bir şey değildi bir zamanlar. Kitaplardan, kitaplardaki cümlelerden hatta tek bir kelimeden bahsedebilirdik.
Ankara geçilip gidilen bir mekân değil benim için. Poz verdiğim bir yer değil. Bir yeri sadece mekân olarak ele almak, yalnızca resim olarak görmektir bir bakıma. Zamanın mekânı nasıl şekillendirdiğine tanıklık edecek kadar içine girmişseniz bir şehrin, durup resim çektirirsiniz. Öyle güçlü imgeler, hafızaya yoğun bir hissedişle eşlik ederek kazınmış mekân ritimleri vardır ki, fotoğrafla bu anların dondurulmasına izin verilemez.
Doğup büyüdüğümüz şehirde ilkgençliğimizi de geçirmişsek şehrimiz odur artık. İstanbul'dan Ankara'ya gelenlerin ürettiği binlerce küçümseme sözcüğüne karşılık Ankara'dan İstanbul'a sürgün gidenlerin de bir sözü olacak elbet.
Ankara'nın savunmaya ihtiyacı yok. İstanbul'a gelir gelmez işlerini hemen bitirip Ankara'sına koşmak isteyen yeterince insan var. İnsanı kaba rekabete boğan, hiçe sayan, yutan, oldu bittiye getiren, kendinizi bir türlü adam gibi hissedememenize yol açan bir şehir değil Ankara.
Üzerinde değil, içinde yaşadığım bir şehirdi Ankara. Kaldırımlar elli kere sökülüp yeniden yapılmış olsa da, bu yolların altından çok sular geçse de, şehriniz çocukluğunuzun ilkgençliğinizin izlerini öyle emmiş ve içine çekmiştir ki, derinlerde öylece durur ayak izleriniz, öyle bir şey işte.
Birden başka bir şehre, mesela İstanbul'a geldiğinizde, yaşanacak her şey yaşanmış ve bitmiştir sanki. Zamanı doldurmaktır artık yapılacak iş. Dünyada görülecek her şey görülmüştür de, artık ne yaşasanız, öncekilerin tekrarından, aynı yazgının bir kez daha öteki yerde açılımından başka bir şey değildir yeni yaşantı.
Şehrinizde olmadığınızda, oturarak değil belki ama, sürekli hareket ederek ne olduğunu bilmediğiniz bir şeyi beklerken bulursunuz kendinizi. Böyle bir belirsizlik hissi vardır. Bir nevi manevi uyuşukluk içinde, haftaların müdahil olamadığınız akışına izin vermek.
---
Yıldız Ramazanoğlu - İçimden Geçen Şehirler | Kapı Yayınları, Gezi / Deneme, 146 sayfa, Haziran 2013.
Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder