17 Temmuz 2013 Çarşamba

Benden Önceki Kadın | Kitaptan okuma parçası

# Benden Önceki Kadın | Kitaptan okuma parçası #

Benden Önceki Kadın, daha önce dilimize Artemis Yayınlar tarafından kazandırılan En Yakın Arkadaşımın Kızı kitabıyla tanıdığımız İngiliz yazar Dorothy Koomson'ın Türkçeye çevrilen yeni kitabıdır.

Benden Önceki Kadın, Yeşim Seber tarafından Türkçeye çevrilmiş, Doğan Kitap tarafından Temmuz 2013'te yayımlanmış, 546 sayfalık bir aşk romanıdır.

Dorothy Koomson kitapları haftalarca Sunday Times'ın çoksatanlar listesinde yer aldı, 28 dile çevrildi, dünyanın dört bir yanında çoksatanlar listelerinin başını çekti.

Benden Önceki Kadın kitabından tadımlık bir okuma parçası sunuyoruz...

                 

Benden Önceki Kadın

1. Bölüm

"Libby"

Jack'i düşündüğümde, Brighton Rıhtımı'nın sonundaki mini eğlence treninden yalpalayarak indikten sonra titreyen bacaklarla yürüyüşümüzü aklıma getirmeye çalışıyorum. Çakıl taşlı kumsalda havı dökülmüş bir battaniyede uzanmış yatarken ağzıma doldurduğu yapış yapış pamukşekeri bulutlarını aklıma getirmeye çalışıyorum. Sinemanın ön sırasında otururken gömleğimin ceplerine avuç avuç patlamış mısır dolduruşunu aklıma getirmeye çalışıyorum. Gözlerimden yaşlar gelip, iki büklüm olana ve nefessiz kalana kadar kahkahalarla gülüşlerimizi aklıma getirmeye çalışıyorum.

"Libby, Libby, haydi, uyan artık. Sakın şimdi uyuma." Nazik, dürtükleyici ve hafiften yalvaran bir sesi var.

Gözlerimi açıyorum ve adamı net olarak seçemiyorum. Yumuşak, yalvaran sesli adamın bulanık bir görüntüsü var ve gözlerimi kırpıştırmam da görüntüyü netleştirmeye yetmiyor. Yüzüm ıslak, başım dönüyor ve çok üşüyorum. Ve her yanım aynı anda ağrıyor.

"Uslu kız" diyor adam. "Gözlerini açık tutmaya çalış, olur mu? Uyumamaya çalış. Benim kim olduğumu biliyor musun? Beni hatırladın mı?"

Ağzımdan çıkan sözcüklerin sesi dönüştüğünü düşünmesem de "Sam" diyorum. "Sen bir itfaiyecisin, yani adın Sam."

Artık yüzü daha net görünüyor, bulanık görüntü hafiflemeye başlıyor. Adamın yüz hatlarını daha iyi seçebildiğim için yüzündeki karanlığı delip geçen gülümseyişi görüyorum. "Bayağı yaklaştın sayılır" diyor adam.

"Ölecek miyim?" diye soruyorum adama. Bir kez daha, sözlerimin ses dönüştüğünden emin olamıyorum, ama İtfaiyeci Sam beni anlıyormuş gibi görünüyor.

"Yardım etmeyi başarabilirsem ölmeyeceksin" diyor ve yine gülümsüyor. Erkek kardeşime bu kadar çok benzemeseydi -onun gibi yumuşak hatları, koyu kahverengi teni ve parlak, siyaha çalan gözleri olmasaydı- adama vurulmam işten bile değildi. Ama zaten insanın kahramanlarla yaşaması gereken şey de bu değil midir? Onlara âşık olmanız beklenir.

Korkudan çok merak duygusuyla "Otomobil patlayacak mı?" diye soruyorum.

"Hayır. Bu sadece filmlerde olur."

"Ben de Jack'e öyle demiştim. Bana inandığını sanmıyorum."

"Bana ondan bahsetsene."

"Jack'ten mi?"

"Evet. Biraz önce bana anlatıyordun."

"Jack..."

Jack'i düşündüğümde, sözde bizim yuvamız olan evin bodrum katında duran ve anahtarı olmayan kilitli dolabı aklıma getirmemeye çalışıyorum. Onu karanlıkta yapayalnız dizlerini karnına çekmiş, eski filmleri seyrederken ağlayan haliyle aklıma getirmemeye çalışıyorum. Akşam yemeğinde karşısında oturup, onun ne zamandan beri benim için bir yabancıya dönüştüğünü kendime sorduğumu aklıma getirmemeye çalışıyorum. Bir de, zamanın, şifa veren ellerini ona uzatacağı ve yüreğini tüm içtenliğiyle bana açabilmesini sağlayacak yaralanmamışlık halini ona bahşedeceği anın ne zaman geleceğini düşünmemeye çalışıyorum.

"Libby, Libby, hadi ama. Bana kocandan bahset."

---

Bu alıntı tanıtım amaçlı yapılmıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

KitapGalerisi Facebook / KitapGalerisi Twitter

1 yorum:

  1. Yeni bitirdim..Muhteşem bir kurgu...Çok değişik bir anlatımı var yazarın...

    YanıtlaSil