19 Ekim 2013 Cumartesi

Ailede İletişim Sanatı

Ailede İletişim Sanatı, Candemir Doğan  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Kalbi Kitaplar, Kişisel Gelişim, 9786054646395, 332 Sayfa, Ocak/2013



Kitabın 43.44. ve 45. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

3. SAĞLIKLI İLETİŞİM MUTLULUKTUR
"Tüm muttu aileler birbirine benzer, her mutsuz aile ise kendince mutsuzdur."
Tolstoy'
İnsan hayatı ailede başlar, sürer ve biter. Ancak hayat sürecinde aile içindeki iletişimsel rolleri sürekli değişir. Doğumla başlayan Tik dönemlerde sadece dışardan pasif bir alıcıdır. Bir süre sonra alıcı-uygulayıcı olarak devam eder ve daha sonra da verici konumuna geçer. Ayrıca iletişim eylemi sürecinde de bu roller hep değişip durduğundan iletişim geleneğinin aktarımında çoğu yerde zayıflama, daralma ve zorlamalarla karşılaşılabilir. Özellikle bilgi çağı olan günümüzde, geleneksel iletişim yönteminin bilimsel dayanaklarının aranması ve uyarlanmasında bazen sıkıntılar yaşanabilir.
Başarılı bir aile içi iletişimin gelenekselliği ile birlikte yöntemsel değişimlerle birlikte geliştirilmesi de gerekir. Ancak yöntemselliğin yalın bir görüntüden daha kapsamlı ve tüm yenilikçi açılımlara açık ve gerçekçi boyutlarda olması gerekir. Bunun için aile içi iletişimde izlenecek yöntemler ile onların uygulamalarının olumlu sonuçlar verdiğinin gözlemlere dayandırılması zorunludur. İletişim biçiminin belli bir zaman ve zümreye özgü olmamasıyla birlikte genel ve geçer nitelikte olması da sağlıklı olmasının gereklerindendir.
Ailede iletişim süreci, anne ile çocuğun birbirinin varlığının farkına vardığı andan itibaren aktif olarak başlar. Artık bu fark edişten sonra söylenen, söylenmeyen, yapılan, yapılmayan her şey bir anlam ifade eder ve bir çeşit iletişimdir. Hatta çocuk doğrudan görmese bile annenin mutlu-mutsuz olması, yüz ifadesi, beden duruşu, ses tonu, bakış biçimi gibi tüm fiziki, ruhi halleri bir anlam taşır ve bunlar bir çeşit iletişimdir.
Doğal olarak her insan, her çeşit iletişim işlemlerinde beş temel ihtiyacından birisini veya birkaçını karşılamak ister. İletişimle karşılanması hedeflenen bu temel ihtiyaçlar şunlardır:
1.  iletişim, ilgili tarafların birbirlerini önemseme aracıdır ve bu ihtiyacın giderilme oranı iletişimin başarısını belirler.
2.  iletişim, muhatapların karşılıklı birbirlerini kabul görmelerini sağlar ve karşılıklı kabuldeki başarı, iletişim başarısını da gösterir.
3.  iletişim, iletileri gönderenin alıcı yanında değerini belirleme aracıdır, iletiler alıcıda gereken değeri görmüyorsa iletişim başarısızdır.
4.  İletişim, sosyal çevrede yeterli görünme ihtiyacını karşılar. İletişim çabaları muhataplarda gereken değeri görmüyor, aksine değer yitimine sebep oluyorsa iletişim başarısız olur. Bu iletişimsel durum; "söz söyle ki seni sultan sansınlar, söylemesini bilmiyorsan susta insan sansınlar' atasözünde açıklamasını bulur.
5.  iletişim, tarafların birbirlerinin sevilme ihtiyacını karşılar. Sevilme, her bireyin sağlıklı yaşaması için karşılanması gereken doğal bir ihtiyacıdır. Sevme ve sevilmenin göstergesi iletişim biçimiyle ortaya çıkar. Tarafların bu ihtiyacını karşılamayan iletişim sağlıklı ve başarılı değildir.
Tarih, insanoğlunun önemsenme, kabul görme, değerli olma ve iletişimde yerini koruma çabalarının abideleştirildiği örneklerle doludur. Hatta çeşitli güzel sanat dallarının icadı, mimari abidelerin inşası, mağara duvarlarına çizilen resimler, heykeller ve anıt mezarlara varıncaya kadar yapılan her şey, gösterilen tüm çabalar temel iletişim ihtiyaçlarını karşılama ve sürdürme çabalarının bir ürünü olarak yorumlanabilir. Eğer tarafların iletişim isteklerini sürdürme olan yukardaki hedeflerden hiçbiri gerçekleşmezse iletişim çabaları başarısız olur.
Çocuk dünyaya geldiği andan itibaren istem dışı dahi olsa ailesiyle sürekli iletişim ve etkileşim içine girer. Bu süreç içindeki iletişimsel davranışlar, alışkanlıklar ve anlık gelişen tarzlar çocuğun iletişimsel kişiliğini oluşturur. Bunun için iletişim; bilgilerin, düşüncelerin ve duyguların sözlü veya sözsüz olarak bireyden bireye veya gruptan gruba aktarım-iletim sürecindeki davranışlarının tümüdür. Bu davranışlar, aynı zamanda kişiliği de belirlediğinden iletişimin insan hayatını düzenlediği de kabul edilir.
Anne ile çocuk arasında iletilerin sağlıklı değişimi için hayatın hiçbir aşamasında gerçek dışı ve güven sarsıcı bir duruma yer verilmemesi gerekir. Çünkü iletişim süreci, kimin, neyi, kime, nasıl ve ne üslupta söylediği gibi iletilerin taşıdıkları özelliklere bağlı olarak biçimlenir. İletilerin gönderim ve alım ortamının güvenli olmasının yanı sıra doğal ve samimi olması da sağlıklı iletişim becerisinin edinimi için olmazsa olmaz bir şarttır.
Sözlü iletişimin temel öğesi, konuşma yani dildir. Fikirlerin aktarımı, düşüncelerin nakli, isteklerin açıklanması için sahip olunan dilin etkin kullanımı gerekir. Dil, sözlü kültürel mirasın tek taşıyıcısıdır. İnsan ister bireysel olsun, ister toplumsal olsun tüm ilişkilerinde ya konuşan ya da dinleyen olarak rol yüklenir.


Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder