7 Ekim 2013 Pazartesi

Her Çocuk Üstün Yeteneklidir

Her Çocuk Üstün Yeteneklidir, Bahar Eriş tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Alfa Yayınları, Eğitim, 9786051067544, 280 Sayfa, Ekim/2013


Kitabın 32. ve 33. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

APTAL MI YOKSA EİNSTEİN Mİ?


Ailenin, içine doğulan ortamın, deneyimlerin üstün yetenek potansiyelinde ne kadar önemli olduğunu söyledik. Dolayısıyla burada önemli olan bir nokta madalyonun genelde görülmeyen yüzüne bakmak ve "Kimler üstün yetenekli tanımının dışında kalıyor?" sorusunu kendimize sormak. Bizim de eğitimde model aldığımız Batı'da, genellikle üstün yetenekli tanısı alan çocuklar, fiziksel açıdan sağlıklı, orta-üst gelir sınıfından, fen/matematik/sözel alanda güçlü, erkek çocukları.
Genel olarak bu özelliklerin dışında kalan çocukların yetenek potansiyelinin ortaya çıkması daha zor. Fiziksel açıdan sağlıklı olmayan, bedensel, zihinsel, duygusal engelleri ya da öğrenme güçlüğü olan, ancak belirli bir alanda üstün yetenek potansiyeli taşıyan iki kere farklı çocuklar genellikle tanımın dışında bırakılan, engelleri yeteneklerini gölgeleyen grupta yer alıyor (iki kere farklı çocuklardan daha sonra ayrı bir bölümde söz edeceğiz).

Erken konuşma örneğini ele alalım. Erken konuşma genellikle üstün yetenek potansiyeli göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu, geç konuşan bir çocuğun yetenekli olmadığı anlamına gelmese de algı, 'Acaba bu çocukta bir gerilik mi var?' şeklinde olabiliyor. Geç konuşan dâhilere önemli örneklerden biri Nobel ödüllü fizikçi Albert Einstein olduğundan bu duruma "Einstein sendromu" adı da veriliyor. (Sowell, 2001). Gerçi Einstein iddia edildiği kadar da geç konuşmamış; 'normal' kabul edilene göre geç konuşmuş. Bir çalışmaya göre 3 yaşına doğru konuşmaya başlamış (Howe, 140). Hatta belgelere göre 2 yıl 8 aylıkken, kendisine yeni bir kız
kardeşi olacağı söylendiğinde, yeni bir kız kardeşin neye benzediğini hayal etmeye çalışırken, "Tekerlekleri var mı?" diye sorduğu iddia ediliyor,Ancak bazen konuşmaya gönülsüz davrandığı ve söylenen her şeyi tekrar ettiği için etraftan aptal muamelesi görüyormuş. Aslında küçük Einstein'ın yapmak istediği, tam ve doğru bir cümle kurabilmekmiş, o yüzden cümleyi sesli söylemeden önce kendi kendine tekrar ediyormuş. Her çocuğun bir yoğurt yiyişi var. Çocuk erken konuşuyorsa harika, bu bir yüksek potansiyel işareti olabilir; ama geç konuşuyorsa aptal değil Einstein da olabilir. Kısacası genel olarak bir şeyi erken yapmak olumlu olabileceği gibi, geç yapmak her zaman olumsuz olmayabilir. Geç yürüyen ve geç konuşan bir diğer dâhi de İspanyol
ressam Pablo Picasso. Picasso da, konuşmayı ve yürümeyi öğrenmeden Önce çizmeyi biliyormuş, öyle ki ağzından çıkan ilk sözcük de, "Piz! Piz!" (İspanyolcada "lapiz" kalem demek) olmuş (de Bouchet, 2003).

Nedense yetenek ve dehayı hep gençlikle, erken dönemde parlamayla eşleştiriyoruz. Mesela resim alanında dâhi denilince akla en önce gelen isimlerden biri Pablo Picasso. Picasso resim alanında potansiyelini ve parıltısını sürekli çalışmayla üstün yetenek boyutuna taşıyan, erken çocukluk döneminde parlayan bir ressam. Diğer taraftan 20. yüzyılın en önemli ressamlarından bir diğeri, Jackson Pollock, küçüklükte hiç de yetenekli dedirtecek resimler yapmıyormuş. Ancak sanata âşık olması, sanattan başka bir şey düşünememesi sonucunda birileri onu ciddiye almış ve Pollock ancak çok sıkı bir eğitimin ardından kendini geliştirerek
orijinal eserler vermeye başlamış. Yeteneğin yaşının olmadığına dair başka pek çok ünlü örnek var. 19. yüzyılda yaşamış ünlü Fransız ressam Cezanne'nin şaheserleri kariyerinin son döneminde yaptıklarıdır. Gençliğinde gelecek vaat etmiyor gözüyle bakılan Cezanne ancak 50 yaşından sonra yeteneği ortaya çıkan ve dünyaca üne kavuşan bir ressam. Bunun nedeni Cezanne'nin resim yapmaya geç başlaması değil.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder