Savaşa Karşı, Desiderius Erasmus tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Aylak Adam Yayınları, Felsefe Düşünce, 978605484908677 Sayfa, Ekim/2013
Kitabın 5. 6. ve 7. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
DULCE BELLUM INEXPERTIS
(SAVAŞ YALNIZCA ONU YAŞAMAYANLARA GÜZEL GELİR)
Dulce bellum inexpertis (Savaş yalnızca onu yaşamayanlara güzel gelir), oldukça şık bir atasözü ve pek çok mükemmel yazar diğerlerinden daha sık, daha ciddiyetle kullanır bu atasözünü, İnsanoğlunun hayatında, içinde ne büyük tehlikeler, ne derin acılar barındırdığını deneyimleyene kadar anlayamayacağı bazı şeyler vardır. Mesela iyi bir adamın sevgisi ve dostluğu, bu sevgi ve dostluğu tatmamış olanlara uzaktan hoş gelir. Bunları yaşamış olanlarsa endişe duyarlar. Bilmeyenlere neşeli ve görkemli bir şeymiş gibi görünür bunlar ya da sarayın asilleriyle birlikte bir aşağı bir yukarı kurumlana kurumlana yürümek, kralın işleriyle ilgilenmekmiş gibi. Öte yandan, aşkı ve dostluğu görmüş, yakından bilen yaşlı adamlar bu mutluluğu yaşamaktan kendilerini seve seve geri çekerler. Genç bir kıza âşık olmayı iyi bir şey sanır insanlar; oysa bu, böyle bir aşkta ne kadar keder ve acı olduğunu henüz anlamamışların düşüncesidir. Dolayısıyla, yaygın olan bu tutumu düşünerek, bu atasözünü içinde büyük tehlikeler ve kötülükler barındıran her duruma uyarlayabiliriz: Genç ve hayatı deneyimlemek isteyenlerin dışında kimsenin bulaşmak istemeyeceği durumlara.
Retorik kitabında Aristoteles, neden gençler daha cesurken yaşlıların daha korkak olduğunu anlatır: Çünkü gençlerin hayat deneyimleri azdır ve onlara bu müthiş cesareti veren de budur; oysa yaşlıların yaşadığı onca acı, korku ve şüpheyi de beraberinde getirir. Bu dünya üzerinde ona korku ve şüpheyle yaklaşılması, kendisinden her halükârda kaçılması, dualarla karşı konulması gereken bir şey varsa, bu kesinlikle savaştır. Hiçbir şey savaştan daha kötü, daha rezil olamaz, insanı savaşın mahvettiğinden daha fazla mahvedemez, insana daha fazla ıstırap ve zarar veremez, daha korkunç olamaz; kısacası, hiçbir şey insanı (bir Hıristiyan'ı demeyeceğim) savaşın soktuğundan daha kötü bir duruma sokamaz. Ancak son zamanlarda nasıl her yerde, nasıl da kayıtsızca, incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerden savaş çıktığı; yalnızca dinsizlerin değil Hıristiyanların da; yalnızca laiklerin değil rahiplerin ve piskoposların da; yalnızca genç, deneyimsiz insanların değil, savaşı deneyimlemiş yaşlı insanların da; yalnızca yerleşik ve göçebe halkın değil, özellikle de görevleri bilgelikle ve akılla, aptal kitlelerin kayıtsız ve fevri hareketlerini yatıştırmaya çalışmak olan prenslerin de nasıl ahlâksızca ve barbarca savaştıkları, üzerinde durulması gereken bir konu. Bu insanların arasında avukatlar mı ararsınız, rahipler mi... Olayların fitilini ateşliyor ya da sönmüş olan ateşi kızıştırıyor, savaştan bitap düşmüşleri sinsi sinsi savaşa karşı kışkırtıyorlar. Böylece, savaşın artık iyiden iyiye kabullenildiği, insanların savaşı istemeyenlere hayret ettiği bir tablo çıkıyor ortaya. Öyle ki, savaşın dünyadaki en kötü, dolayısıyla da en rezil şey olduğunu söylemek, bunu ayıplamak bile kötü (az kalsın sapkın diyecektim) bir şey olarak görülüyor.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder