22 Ekim 2013 Salı

Şeytanı Uyandırma

Şeytanı Uyandırma, John Verdon tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Koridor Yayıncılık, Roman, 9786054629251, 535 Sayfa, Kasım/2012


Kitabın 58. ve 59. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır. 

5.Bölüm
Kördüğüme Doğru
Gurney'in tüm ikna çabalarına karşın Kim polis çağırmayı reddetti.
"Sana anlattım. Daha önce polise müracaat etmiştim. Artık onları aramayacağım. Hiçbir faydası olmuyor. Eve gelip, kapılara, pencerelere bakıp, içeri zorla girildiğine dair bir iz olmadığını söylüyorlar. Sonra yaralanan kimse var mı, herhangi bir şey çalındı mı ya da kırılan bir şeyler var mı diye soruyorlar. Sanki sorun bu kategorilerden birine girmiyorsa ortada sorun diye bir şey olamazmış gibi davranıyorlar. Geçen sefer banyoda bıçak bulup aradığımda bıçağın bana ait olduğunu öğrenince bütün ilgilerini kaybettiler. Onlara bıçağı iki hafta önce kaybetmiş olduğumu söylememin de bir etkisi olmadı. Yerdeki kan lekesinden numune alıp, tek bir kelime bile etmeden çekip gittiler. Tekrar gelirlerse yüzüme vakitlerini boşa harcayan histerik bir kadınmışım gibi bakacaklar. Bu yüzden canları cehenneme. Geçen sefer içlerinden biri ne yaptı biliyor musun? Esnedi. Evet, inanması zor ama yüzüme baka baka esnedi!"
Gurney kızın anlattıkları doğrultusunda önüne yeni bir vaka gelen her yoğun polis memurunun içgüdüsel olarak deneyimle-diği önem sırasına koyma işlemini düşünüyordu. Bu polis memurunun o ay, o hafta, o gün incelediği vakaya göre değişkenlik gösteren bir işlemdi aslında. Uzun yıllar önce NYPD'de birlikte çalıştığı bir arkadaşı gelmişti aklına. Batı New Jersey'de küçük, sessiz, tenha bir kasabada yaşayan arkadaşı bir gün işe mahalli bir gazete getirmişti. Gazetenin birinci sayfasında adamın birinin arka bahçesinden çalınan bir kuş suluğuyla ilgili bir haber vardı. Oysa o sırada New York'ta haftada neredeyse yirmi cinayet işlenmekte ve gazetelerde bu konu hakkında nadiren o da en fazla bir satırlık haberler yer almaktaydı. Kısacası neyin önemli neyin önemsiz oluşu aslında göreceliydi. Her ne kadar Kim'e söylemese de Gurney tecavüzlerle, cinayetlerle boğuşan bir polis memurunun banyosunda, kendi bıçağını bulmasını pek de önemli bulmayışını anlayabiliyordu.
Ama aynı şekilde bunun Kim'i ne derece rahatsız ettiğinin de bilincindeydi. Daha da ötesi eve giren bu adamın yaptıklarını kendi de bir hayli rahatsız edici buluyordu. Kim'e bir süreliğine Syracuse'dan ayrılıp annesinin yanında kalmasının daha iyi olabileceğini söyledi.
Bu teklifi, Kim'in delice öfkelenmesine yol açmıştı. "O or.spu çocuğu," diye adeta dişlerinin arasından tısladı. "Eğer bu savaşı kazanabileceğini sanıyorsa beni hiç tanımamış demektir."
Gurney bir süre kızın sakinleşmesini bekledi. Sonra da aradığında hangi dedektifle görüştüğünü sordu.
"Sana söyledim ya onları bir daha aramayacağım." "Anladım. Ama onlarla ben konuşmak istiyorum. Belki sana söylemedikleri ama bildikleri bir şey vardır." "Hangi konuda?"
"Mesela Robby Meeese konusunda? Kim bilir? Onlarla konuşana kadar bunu bilmemiz imkansız."
Kim dudaklarını sıkarak gözlerini Gurney'inkilere dikti. "Elwood Gates ve James Schiff. Kısa boylu olanı Gates, uzun boylusu da diğeri. Farklı bedende yaşayan ama birbirine tıpatıp benzeyen iki hödük."

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder