4 Kasım 2013 Pazartesi

Babam Çatlı

Babam Çatlı, Gökşen Çatlı tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Timaş Yayınları, Anı Anlatı Biyografi, 9786055965273, 462 Sayfa, Ekim/2013

Kitabın 66. ve 67.sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır. 

"Çevrem çok kalabalık ama ben bu insanların içinde yalnızım"
Abdullah Çatlı - 11 Ekim 1996
Son dönemlerde yaşananlardan dolayı yüreğim daralıyordu. Bana aktarılan mesajda, Sami Hoştan benimle görüşmek istediğini söylüyordu. Kendisiyle uzun zamandır hiç hoşuma gitmeyen mevzulardan dolayı ikili bir görüşme yapmayı istediğimden, kabul ettim. Uzun ve derin bir konuya değinmiştim:
"Düşmanı var ama ben esas olarak, bazı dostlarının samimiyetinden şüpheliyim! Bana kanlı gömleğini getirmeyin. Bu sözümü unutmayın Sami bey, çünkü o zaman yakanıza ben yapışırım," dedim. Sami Hoştan ne demek istedi-;imi gayet net bir şekilde anlamıştı."
Meral Çatlı - 23 Ekim 1996
Mustafa: "Ağabey tedbiri elden bırakmasak diyorum."
Abdullah Çatlı: "Gardaş, kelle koltuk altında gezmiyor muyuz zaten!"
Mustafa: "Ben yine de yanına birilerini almanda fayda görüyorum."
Telefon konuşması - 28 Ekim 1996
"Artık çok oldu. İşini bitirelim. Zaten her şey çoktan hazır."
"Bilmem ki... ya beceremezsek, ya daha büyük belaya girersek."
"Gelecek bela ondan büyük değil ya."
Meçhul kişiler - 3 Kasım 1996

«Ayakta ölmek diz üstü yaşamaktan daha evladır" Roosevelt
3 Kasım 1996 Saat 20:00
Birkaç dakika önce yüreğime saplanan derin bir sancıyla gözlerim dolmuştu. Bir haftadır bu sancılar beni yokluyor, içimi bunaltıyordu.
Akşam yemeğini yedikten sonra Selcen'le ders çalışmaya koyulduk. Kardeşim Bedrettin Dalan'ın vakıf okullarından birinde lise iki öğrencisi idi. Ben de İstanbul Üniversitesinde okumaktaydım. Aklımın karışık olması dolayısıyla, kardeşimin sorularının bir çoğuna cevap veremeyişim beni sinirlendirmişti. Aslında canım ders çalışmak istemese de, içimdeki o tuhaf sıkıntıyı atmak için kendimi derse vermemin fena olmayacağını düşünüyordum ama dediğim gibi içim bunalıyordu. Derken zilin çaldığını işitir gibi oldum. Sanırım misafir gelmişti fakat önümde duran Fransız Edebiyatı ödevimi bitirip, yanlarına gitmeye karar vermiştim. Ancak oturma odasından git gide yükselen konuşmalar beni rahatsız etmeye başlamıştı. Son satırı tamamlayıp kalkmayı düşünürken, annemin "Allah'ım" diye haykırdığını işittim. Aylardan Kasımdı ve bu ay bizim için hayra alamet değildi. O an bir şeylerin benden kopup gittiğini hissettim. İçine gömülü kaldığım o bir kaç saniye de sanki bin yıl yaşadım, yerimden kalkamadım. Korkumun beni olduğum yere çivilediğini anlayınca haberi beklemeye koyuldum.
'Abla, abla! Babamız kaza geçirmiş!"
"Ağır mı?" diyebildim.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder