4 Aralık 2013 Çarşamba

Stalin'in İnekleri

Stalin'in İnekleri, Sofi Oksanen tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Pegasus Yayınları, Roman, 9786053431428, 464 Sayfa, Ekim/2013

Kitabın 62. ve 63. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır. 

Resmî açıklamalara göre Sovyetler Birliği'nde, ne organize ne de başka türlü, fahişelik diye bir şey vardı. Sovyet vatandaşı fahişelik, satıcılık, pezevenklik, hırsızlık, döviz simsarlığı, hırsızlık gibi şeyler yapmazdı, Sovyet vatandaşının tek arzusu Sovyet vatandaşlığına layık olmaktı, Sovyet vatandaşının ahlakı kötü işlere müsaade etmezdi. Tek bir Sovyet vatandaşı bile Sovyetler Birliği'nden kaçıp, kokuşmuş burjuvaların işçi sınıfını sömürüp ezdiği Batı'ya iltica etmeyi düşünmez, kapitalistlerin komplolarına alet olmazdı. Bu mümkün değildi. Aydınlık Sovyet ülkesinde bırakın açlık, yokluk, rüşvet, seri katillerden söz etmeyi, suç bile yoktu; milisler, bu tür komik araştırmalar yapmaya, kayıt tutmaya vakit harcamazdı. Ne! Orada burada kanı çekilmiş cesetler mi bulunuyormuş? Bunlar Sovyetler'in onuruna kara çalmak isteyen Batı'nın propagandası! Böylesi yalanları Batılı ajanlar yaymıyor mu? Onların hempaları? Batı maşası vatan hainleri? Estonyalı denilmeyecek kadar beyaz olanlar? Ne! Politik mahkûmlar mı? Sovyetler'de böyle bir şey yok! Söylesene, bunları kim iddia ediyor? Ortaya çıksınlar da bir konuşalım, çay-kahve içerek şöyle dostça sohbet edelim.

Annemin orospu sözcüğünü kullandığını hiç duymadım. Belki bu sözcük ona fazlasıyla "çirkin" geliyordu. O daha çok "o tür" "yollu", "o biçim" veya "şu giden şıllık" türünden belirsiz zamirler kullanıyordu. "Sürtük" sözcüğünü de fahişe anlamında kullanıyor, ama bununla bir mesleği kastetmiyordu. Orospu sözcüğünü ilk defa sekiz yaşında, Finlandiya'da duymuştum. Annem manasını açıklamıştı; parayla seks yapan kadın. Benim yaşımdakilerin çoğu sözcüğün gerçek manasını bilmediklerinden olur olmaz kullanıyorlardı, büyümüş de küçülmüş biri olarak ben hemen itiraz ediyordum; hayır, Öyle denilmez, bu sözcük erkekler için kullanılmaz, hayır, sandalye için de kullanılmaz. En komiği de, bu sözcüğü yarım yamalak bilen oğlanların öğretmenlere ve aşçı kadınlara orospu demeleriydi; onlar parayla seks yapmıyorlardı ki.
Sınırın öteki tarafında bu da diğer meslekler gibi bir meslekti, ama Finlandiya tarafında orospuluk biraz soyut bir şey, çok büyük paralar kazandırmayan, işten daha çok kişisel bir özellik, bir karakter özelliğiydi. Öyle göğüs kabartılarak gezilecek bir şey değil, yüz kızartıcı, utanılacak bir şeydi. Oysa ithal giysileri, birkaç yıllık işçi maaşı tutarında kürkleriyle, sınırın öteki tarafındakilerin havasından geçilmiyordu. Kıskançlık ve hayranlık uyandıran marka giysileriyle hiç erişilmez gibi duruyorlardı. Giysiler onların zırhlarıydı, annem de onları bu giysilerle damgalıyordu. Onca amatörün arasında profesyonelleri ayırt edebilmeme çok önem veriyordu. Oradakiler onlardan. Onlar ve onlar. O orada gördüğün. Orospu uzmanı annem, o keskin hâkim sesi ve mimikleriyle meslekten orospuları kastediyordu.
Moskova veya Leningrad'a, babacığa giden trende veya annesinin ya da babacığının işi icabı, bazen akraba ziyareti, bazen de öylesine gemiyle Tallinne giderlerken, Anna her zaman en nezih koltuklarda otururdu. Rusya kokan trenlerin vagonlarında, cam bardaklarda çay servisi yapılırdı.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder