21 Şubat 2014 Cuma

Kadınlar

Kadınlar, Ozanser Uğurlu  tarafından yazılmıştır.http://kitapgalerisi.com'da %20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Remzi Kitabevi, Psikoloji, 9789751408884, 151 Sayfa, Kasım/2013


Kitabın 82. ve 83. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.


Aslında, bu noktada sadece erkekleri suçlamak çok büyük bir hatadır; pasif hale getirilme süreci içinde kadın da fiilen yer almaktadır. Kendisi adına yapılan her işin ardından ulaştığı rahatlığın çekiciliğine kapılan, sorumluluklardan kolayca kurtulduğunu sanan kadın, gerçekte başka birçok alanda kaybetmiş olur; çünkü erkeklerin zaten egemenliğe hazır toplumsal durumları, kadını hayatın her alanından silmek için fırsat kollamaktadır.
Yaşamın her alanından silinmek demek, kadının hayatın içinde var olan her şeyden uzaklaşması ve sadece başkalarının söylediklerini yerine getiren, bir "etkisiz eleman"a dönüşmesi demektir. Bir söz söylemeden kırk kere düşünen, söyleyeceklerinin ne gibi sonuçlar doğuracağını hesap eden bir yapıya sahip olan kadın, belki de erkeklerin yanında bu yüzden susmaktadır. Kadının çok konuştuğu söylense de, onun erkeklerin yanında çok fazla konuşmadığı daha doğrudur. Kafasındaki fikirleri insanlara açmak için belirli bir atikliğe sahip olmadığı gibi bu atikliğe sahip olmamasının asıl nedeni pasifliğidir. Kendisinin yerine düşünen ya da konuşan birilerinin varlığı, kadının hayatın hemen her alanında sergilediği pasifliğe, her gün bir yenisini daha ekler, böylece kadın fiziksel anlamda silindiği hayattan ruhsal anlamda da hızla siliniverir.
Kadının pasifize olması bulaşıcı bir hastalık gibidir. Örneğin, annenin kız çocuğuna davranışıyla erkek çocuğuna davranışı arasındaki fark, daha yetişme aşamasında, kadın ve erkeğin hayata yaklaşım tarzını farklılaştırır. Kadın, kızını hayata karşı aktif bir duruş geliştirmekten alıkoydukça, bunu da, "Aman kızım sen şunu yapma, şunu söyleme, sen kızsın," gibi sözlerle tekrarlayıp neyi neden yapmaması gerektiğini cinsiyete bağladıkça, kız çocuğunun pasifliği gitgide pekişir, böylece kadın, cinsiyetinin hayattaki birçok olayda ayırıcı etken olduğunu anlar. Hareketlerinin neyi, nereye çekeceğini bir şekilde öğrenen kadın için, hayata bu şekilde yaklaşmak, kendi etrafına yıkılması zor duvarlar örmek demektir. Kimi zaman kendini kontrol edemeyen ya da tam tersi, kimi zaman kendini bir türlü dışa açamayan kadınların orta yolu bulamamasının sebebi de budur. Kadın bir yere ait olmak hissiyle yaşar, toplumun ona öğrettiği gibi davranmak zorundadır. Değişmez kurallar içinde yaşamak ve bu şekilde hareket etmek zorundadır; bu durumda kadın için hep iki yol vardır: Ya "iyi kadın" olacaktır ya da "kötü kadın". Kadının pasifliği kolayca seçişinin sebeplerinden biri de budur. Pasifliği seçmek, onu bu tip ikilemlere düşmekten korur. Doğru olan, nasıl olsa onun adına seçilmiştir.
Sevim, kendisiyle ve hayatıyla ilgili olarak konuşurken, cümleleri çok sert, bakışları kızgın; âdeta kurduğu cümlelerle hayattan intikam alırcasma konuşuyor.
"Yıllarca," diyor, "başıma gelenler ve ailemdeki bütün kadınların gördüğü eziyetler beni bu kadar sinirli bir insan yaptı. Anlatsam şaşarsınız, neler yaşamadık ki biz! Erkekler karşısında susmak, konuşmamak, başını hep yerde tutmaktı asıl görevimiz. Babam çok sert bir insandı, hemen her şeye sinirlenirdi ve anneme kızmak için mutlaka bir bahane bulurdu. Annem babamla çok küçük yaşta evlenmiş. Ona göre, kadınlar erken yaşta çöktükleri için, erkekler kendilerinden epey küçük yaştaki kızlarla evlenmeliymiş. Kadın ne kadar genç olursa, erkeğe hizmet etme süresi o kadar uzun oluyor tabii ki.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder