21 Mayıs 2014 Çarşamba

Alev Püskürtenler

Alev Püskürtenler, Rachel Kushner tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Can Yayınları, Roman, 9789750721618, 503 Sayfa, Mayıs/2014
Kitabın 302. ve 303. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Sandro ona kabalığı bırakmasını söyledi; derken hızlı hızlı konuşarak tartışmaya başladılar ve ben söylenenleri takip edemez oldum. Konu ya bendim, ya da Sandro' nun genel olarak bazı beklentileri karşılayamaması.
Chesil Jones bana doğru eğildi. "Bunlara aldırmayın. O... nasıl diyeyim? Ondan hoşlanıyorum. Hatta çok hoşlanıyorum. Ama bu akşam geç saatte, çalışanlar çekildikten sonra size ne olacağını söyleyeyim. Buzdolabının kapağını açıp içeri doğru uzanacak ve uşakların haklarından fazlasını almadıklarından emin olmak için jambon dilimlerini sayacak. Tanrı selamet versin, parçalanmış bir ruhu var. Ama ben sizi anlayabiliyorum. Sizin iyi biri olduğunuzu görebiliyorum/' diyerek beni dürttü ve güldü. "Reno'ya gitmişliğim var, bu arada. Ama Luigi'nin gevezeliğini yapmaktan kendini alamadığı şu siktiriboktan Bob Avery kitabını aramadım. Mount Rose'da kayak yaptım."
Sandro'nun kayak yaptığımı ona söylediğini düşünerek, "Bizim kayak takımımız orada antrenman yapardı," dedim. "İyi bildiğim bir yerdir."
"Orada biraz yarışmıştım," dedi. "Büyük bir olay değildi. Profesyonel altı bir lig diyebilirim. Adı Nastar. Aslında yarışlar bayağı çetin geçerdi. Rozetlerle ve çeşitli hobilerimden ıvır zıvırla birlikte bir kutuya koyduğum bir bronz madalyam var. Slalom pistinin verdiği hissi hâlâ biraz hatırlarım. O hareketi. Dizlerde, işte şöyle, gördünüz mü? Biraz da kalçalarda." Kayak batonları tutuyormuş gibi ellerini uzatarak sandalyesinde ileri geri sallandı.
"Kadınların kayak öğrenmesi kolay olmuyor.' dedi. "Bunun fiziğine akılları kolay yatmıyor. Ama hisleriyle öğrenebiliyorlar. İyi bir öğretmendim, formum yerindeydi, Christie tekniğinde kusursuz dönerdim. Gerçi son karımla Chamonix'de dağın tepesine kadar çıkmıştık. Fukara, 'Şa-mo-niks, deyip duruyordu. 'Şa-mo-niks.' Teleferiğe binip doruğa kadar çıktık, botların bağcıkları bağlı, kayaklar bağlı, gitmeye hazırdık ama kadın donmuştu, bir ceset kadar kaskatıydı."
Sandro'yla annesi tartışmayı bitirmişlerdi. Herkes Chesil Jones'u dinliyordu. O da bunun farkına vararak boğazını temizledi; hitabeti değişmiş, engin ve yoğun bilgisinin bir bölümünü hayrımıza aktarmak vazifesiymiş gibi, hakimane bir ton kazanmıştı.
"Kayağın erkeklere daha uygun olması gibi bir özelliği var. Bu biraz da başka girişimleri simgelemesinden ileri geliyor. Zihinsel girişimleri. Martin Heidegger kayakçıydı, biliyor musunuz? Yazı yazdığı Todtnauberg'de-ki küçük kulübesi telesiyejin hemen yanındaydı. Efsaneye göre Freiburg'daki derslerini, üstünde parka ve altında tozluklarla; tam yamacın başında veriyormuş. Gençken aynı zamanda mükemmel bir kayakçı olan bir yazarlık hocamız vardı. Onunla ilk dersimizi hiç unutmayacağım. Kış ortasında, New Hampshire'ın Hanover kasaba-sındaydık. 'Ödeviniz şu,' demişti. 'Her biriniz bir kasa bira içip bir uçurumdan aşağı kayacak.' Bizden o dehşeti hissetmemizi istiyordu. Soğuğu, hızı değil, yeteneğimizi. Sırf... onunla ne gerekiyorsa yapmamız için. Ne istiyorsak yapmamız için. Kendi öğrencilerime gelince, ben..'
Aynı akşamın daha geç bir saatinde Sandro, hınzırca yatağa girip soğuk elleriyle beni yakalarken, "O ibneye neden bir şey söylemedin?" diye sordu. Odamızda dev bir güve vardı ve onu pencereden dışarı kovalamayı başarmıştı. Kendisi güvelere aldırdığından değil. Benim için yapmıştı. İç çamaşırıyla böceğin peşindeyken ben kendime, benim buralardaki tek Amerikalı kız olduğumu telkin ediyordum. Tek Amerikalı kız.
Sandro kuştüyü yorganın altında ürperip bana sarılarak, "Sen bir yarışçıydın, İsa aşkına!" dedi.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder