20 Mayıs 2014 Salı

İsyan Günlerinde Aşk

İsyan Günlerinde Aşk, Ahmet Altan tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da %30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. | Everest Yayınları, Roman, 9786051416199, 495 Sayfa, Mart/2013

Kitabın 252. ve 253. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Hikmet Bey'le Reşit Paşa'nın, isyancıların silah seslerini duymasından üç dört saat önce anlamıştı Ragıp Bey, şehrin ayaklananlara teslim edileceğini.
Bütün gün, bir saldırı emri bekleyerek Rıfkı Bey'in yanında oturmuş, sıkıldıkça nezaretin bir mahalle kadar büyük bahçesinin çeşitli noktalarında mevzilenmiş birlikleri dolaşıp bahçe parmaklıklarına abanan isyancıları izlemişti.
iki kere, ayaklanan askerler nezareti ele geçirmek için saldırıya geçmiş, bir seferinde üzerlerine su sıkılarak, ikincisinde ise bizzat Mahmut Muhtar Paşa'nın gelip başına geçtiği birliklerin havaya ateş açmasıyla gerilemişlerdi ama Ragıp Bey, nezaret bahçesindeki birliklerin isteksizliğini görmüştü.
Akşam, hava kararmaya başlarken, nezaretin bando tahminin subaylarıyla sivil memurlar, bahçede gruplar halinde dolaşıp askerleri isyancılara katılmaya ikna etmek için uğraşmaya başlamışlardı. Askerlerin isyancılara katılmak için nezaretin bahçesinden ayrılmak istediklerini, homurdandı klarını Ragıp Bey kendi kulaklarıyla duymuştu; her geçen dakika, tam da tahmin ettiği gibi, düzenli birliklerin maneviyatı sarsılıyor, isyancıların güveni artıyordu.
Karanlık bastığında, ışıkları yanan nezaret binasına girip Rıfkı Bey'in yanına gitmişti, sabahla hareketlilik durulmuş, herkesin yüzü asılmıştı.
Rıfkı Bey'e, "Hiç umut yok mu?" diye sormuştu.
Rıfkı Bey başını sallamıştı.
"Muhtar Paşa'nın Meclis Başkanı'na, Sadrazam'a, Harbiye Nâzırı'na, saldırı emri vermeleri için yalvardığını kulaklarımla duydum ama hepsi asla saldırmamasını söyledi."
"Rıfkı, nezaret kuşatılmış, asker ayaklanmış, artık daha ne emri bekliyor ki senin paşa?"
"Ragıp, bu işler senin bildiğin gibi değil, muhataralı işler, varın enire karşı çıkmaktan Divan-ı Harb'e verilmek de var. Hatta, bir hain olarak isyancılara teslim edilmek de yazılı haritada. Kimin ne yaptığı, kimin kimden yana olduğu belli değil ki, Muhtar Paşa ne yapsın?"
Bir ara, kendisini ziyaret eden mebuslarla görüşen Padişah'ın isyancıları affeden bir ferman yayımladığını öğrendiler. Saat yediye doğru, bir yüzbaşı telaşla Rıfkı Bey'e geldi:
"Bizim askerler kapılara yaklaşmaya çalışıyorlar, isyancılara katılmaya hazırlanıyorlar Kumandanım."
Rıfkı Bey yalnızca yüzünü buruşturmakla yetindi, "Ben komutana haber vereyim," dedi; sabahleyin böyle bir haber gelse, ortalık birbirine girer, hemen önlem almak için planlar yapılırdı ama artık herkes umudunu kaybetmeye başlamıştı.
Biraz sonra Rıfkı Bey döndü, yüzü kül gibi olmuştu.
"Muhtar Paşa, Birinci Ordu'nun askeri açıdan artık bir kıymeti kalmadığına karar verdiğinden istifa etmiş, birazdan nezaretten ayrılıyor."
Ragıp Bey, yerinden fırladı.
"Deli mi bu Paşa, bütün mazisini bir günde yıkıyor, tabansızlık etmenin vakti mi Rıfkı?"
Rıfkı Bey, uzun yıllardır birlikte olduğu Muhtar Paşa'nın yaptıklarını onaylamasa da Paşa'yı korkaklıkla suçlamaya da yüreği el vermiyordu.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder