26 Haziran 2014 Perşembe

Alamut Kalesi

Alamut Kalesi, Orhan Yeniaras tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Panama Yayınları, Roman, 9786055143664, 446 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 250. ve 251. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
"Aynen öyle," dedi Hürşah gülümseyerek. "Peki,  bu hayırlı  işi  niçin  yapacaksın?"   diye  sordu Rostov.
"Hangi hayırlı işi?"
"Buradan kaçmaktan söz ediyorum."
"Vicdanımı rahatlatmak için."
"Vicdanını mı?"
"Evet, burada olmandan kendimi sorumlu tutuyorum. Seni zorla Alamut'a göndermek istemeseydim bunları yaşamak zorunda kalmazdın," dedi Hürşah.
"İnsani duygularına bir sözüm yok ama bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?"
"Müthiş bir planım var."
"Plan şu iplikleri sökerken mi aklına geldi?" dedi Rostov.
"Evet, kâinatta hiçbir şey sebepsiz değildir. Bir toz zerresi ya da bir sinek vızıltısı bile senin tahmin edemediğin gelişmelerin başlatıcısı olabilir. Kilimi dokuyan Bahreynli kadın, günü gelip de attığı ilmiklerin nelere tanık olacağını bilemezdi. Ama Yüce Yaradan, ilmiyle bunun farkındaydı."
"Planın işe yarayacağından emin misin?"
"Kesinlikle, yalnız benimle birlikte olmanız gerekiyor," dedi Rostov'a.
"Planın aklıma yatarsa neden olmasın?" dedi Rostov.
Bu kez de Tuğbek'e dönüp, "Sen ne diyorsun?" dedi.
Tuğbek'in kararı kesindi.
"Bana uyar."
"İyi öyleyse," dedi Hürşah ve anlatmaya başladı.
"Şu an yedi demir kapının arkasında bulunuyoruz," deyince Rostov lafa karıştı.
"Sağlam yedi demir kapının."
Hürşah gülümseyerek, "Kapılar sağlam ama nöbetçiler değil," dedi.
"Hele şu amir dedikleri Ahmet yok mu, o kadar salak ki kendini gerçekten amir sanıyor."
"Onun gibilere sorumluluk gerektiren bir görevi nasıl veriyorlar, anlamıyorum!" dedi Rostov.
"Halinden şikâyet etme," dedi Hürşah bilgiç bir tavırla. "Her şeyin bir nedeni var. Onun aptallığı bizim kurtuluşumuz olacak," diyerek sözlerine devam etti.
"Nöbetçilerin bulunduğu bölmede, yerden yaklaşık yirmi kulaç yükseklikte bir insanın sığabileceği büyüklükte bir hava deliği vardır."
Rostov yeniden lafa karıştı.
"Diyelim ki oraya çıktık. Kalenin çevresindeki yüz ku-laçlık uçurumu nasıl aşmayı düşünüyorsun?"
"Uçarak."
Rostov, arkadaşının yüzüne dikkatle baktı. Şaka yapmıyordu. Oldukça ciddiydi.
Uçarak mı?" diye sordu şaşkınlıkla. Evet, uçarak," dedi Hürşah güven veren bir ses tonuyla.
Rostov, bir şey anlayamamıştı.
"Bize de, fedailerin gibi cennet uçuşu mu yaptırmayı düşünüyorsun yoksa?"
"Hayır, bu normal uçuş olacak."
Hürşah'ın ciddi ciddi uçmaktan söz etmesi Tuğbek'in de ilgisini çekmişti. Hürşah'ın hezarfen biri olduğunun ve şaka yapmadığının farkındaydı. Dikkatle onu dinliyordu. Hürşah cebinden temiz bir kumaş parçası çıkarıp, "Bu mendil," diyerek arkadaşlarına gösterdi.
"İçinden tavşan mı çıkaracaksın yoksa?" dedi Rostov gülümseyerek.
"Hayır, öyle bir şey yapmayacağım," dedi Hürşah.
Mendili divanın üstüne bırakıp, elindeki ipliğe tüm gücüyle asıldı fakat koparamadı.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder