Kitabın 266. ve 267. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Sabahleyin haberleri dinlememiştim. Öğlen haberlerinde gördüm. Başbakan Fas, Cezayir ve Tunus'a giderken havaalanında yine yangına körükle giden bir konuşma yapmış. Başbakan, % 50'yi evde zor tutuyormuş, tencere tava hep aynı havaymış. Şu anda Türk baharı yaşanıyormuş, bunu kışa çevirmek isteyenler varmış. Son dediklerinde haklı, evet bunu kışa çevirmek isteyen gırla... Ama % 50'yi evde zorla tutmak da ne demek? Tutmazsa ne olur? İç savaş olmaz mı? Bir Başbakan bunu söyleyebilir mi?
Başbakan Erdoğan'ın "Tencere tava, hep aynı hava" sözü ise çok manidar. Susurluk kazası sonrasında ülkede başlayan "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemi sırasında insanların ışıklarını yakıp söndürmelerini, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, "Gulu gulu dansı yapıyorlar" diye nitelendirmiş, hemen arkasından da 28 Şubat postmodern darbesiyle de iktidardan uzaklaştırılmıştı.
Tam bunları düşünürken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklaması geldi. Cumhurbaşkanı, "Herkesin kendi ülkesinde en geniş şekilde kendisini özgür hissetmesi gerekir. Bu çerçeve içerisinde demokrasiler dediğimizde demokrasilerle tabii ki seçimlerle halkın iradesiyle her şey ortaya çıkar. Ama demokrasi demek sadece seçim demek de değildir. Bütün vatandaşlarımın büyük bir sağduyu içerisinde hareket edeceklerine inanıyorum. Verilen bütün düşünceler okunmuştur, görülmüştür, not edilmiştir ve mesajlar alınmıştır," dedi. Keşke Başbakan bir süre yurtdışında kalsa, inisiyatif Cumhurbaşkanı'nda olsa, sadece Abdullah Gül konuşsa...
Bu arada Mustafa Erdoğan'ı aradım. "Devrimin hangi noktasındasın?" diye sordum. Çanakkale'deymiş. Kısa bir süre önce "t24" internet sitesinde okudum. Oysa şu anda basının durumunu protesto eden kalabalıklar NTV'nin önünden ayrılıp Kanyon'a doğru yürüyüş halindelermiş. "AVM"den bu kadar nefret eden bir kitlenin buluşma noktası Kanyon Alışveriş Merkezi... Resimlerde gördüm, içerisi tıklım tıklım... Burada "Muhteşem Yüzyıl" ekibi bekleniyormuş, önlerine ecdadımızdan Kanuni Sultan Süleyman düşecek ve Taksim'e doğru sefer-i hümayun eyleyecekler. Ve fakat Hürrem diziden kovulduğu için galiba Kanuni'nin maiyetinde başka cariyeler olacak.
Bunları anlatınca Mustafa, "Eylem gittikçe magazinleşiyor," dedi.
Çok güldük.
Öğleden sonra Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi aracılığıyla bir açıklama yayınladı. Şırnak'ın Uludere ilçesinde, PKK militanları bir karakola taciz ateşinde bulunmuş, silahlı kuvvetler de "meşru müdafaa" kapsamında karşılık vererek çevrede operasyon başlatmış.
Açıklamada "meşru müdafaa" ibaresi dikkat çekici... Hatırlanacağı üzere, PKK geri çekilme sırasında herhangi bir askeri müdahaleyle karşılamaları halinde kendilerini savunmaya geçerek süreci durduracaklarını açıklamışlardı. İlk defa Genelkurmay, bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak, "meşru müdafaa"ya dikkat çekiyor.
Beş aydan beri duran çatışmalardan sonra ortaya çıkan ilk ciddi durum. Umarım PKK yarın bu olayla ilgili rahatlatıcı bir açıklama yapar.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.Başbakan Erdoğan'ın "Tencere tava, hep aynı hava" sözü ise çok manidar. Susurluk kazası sonrasında ülkede başlayan "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemi sırasında insanların ışıklarını yakıp söndürmelerini, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, "Gulu gulu dansı yapıyorlar" diye nitelendirmiş, hemen arkasından da 28 Şubat postmodern darbesiyle de iktidardan uzaklaştırılmıştı.
Tam bunları düşünürken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklaması geldi. Cumhurbaşkanı, "Herkesin kendi ülkesinde en geniş şekilde kendisini özgür hissetmesi gerekir. Bu çerçeve içerisinde demokrasiler dediğimizde demokrasilerle tabii ki seçimlerle halkın iradesiyle her şey ortaya çıkar. Ama demokrasi demek sadece seçim demek de değildir. Bütün vatandaşlarımın büyük bir sağduyu içerisinde hareket edeceklerine inanıyorum. Verilen bütün düşünceler okunmuştur, görülmüştür, not edilmiştir ve mesajlar alınmıştır," dedi. Keşke Başbakan bir süre yurtdışında kalsa, inisiyatif Cumhurbaşkanı'nda olsa, sadece Abdullah Gül konuşsa...
Bu arada Mustafa Erdoğan'ı aradım. "Devrimin hangi noktasındasın?" diye sordum. Çanakkale'deymiş. Kısa bir süre önce "t24" internet sitesinde okudum. Oysa şu anda basının durumunu protesto eden kalabalıklar NTV'nin önünden ayrılıp Kanyon'a doğru yürüyüş halindelermiş. "AVM"den bu kadar nefret eden bir kitlenin buluşma noktası Kanyon Alışveriş Merkezi... Resimlerde gördüm, içerisi tıklım tıklım... Burada "Muhteşem Yüzyıl" ekibi bekleniyormuş, önlerine ecdadımızdan Kanuni Sultan Süleyman düşecek ve Taksim'e doğru sefer-i hümayun eyleyecekler. Ve fakat Hürrem diziden kovulduğu için galiba Kanuni'nin maiyetinde başka cariyeler olacak.
Bunları anlatınca Mustafa, "Eylem gittikçe magazinleşiyor," dedi.
Çok güldük.
Öğleden sonra Genelkurmay Başkanlığı internet sitesi aracılığıyla bir açıklama yayınladı. Şırnak'ın Uludere ilçesinde, PKK militanları bir karakola taciz ateşinde bulunmuş, silahlı kuvvetler de "meşru müdafaa" kapsamında karşılık vererek çevrede operasyon başlatmış.
Açıklamada "meşru müdafaa" ibaresi dikkat çekici... Hatırlanacağı üzere, PKK geri çekilme sırasında herhangi bir askeri müdahaleyle karşılamaları halinde kendilerini savunmaya geçerek süreci durduracaklarını açıklamışlardı. İlk defa Genelkurmay, bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak, "meşru müdafaa"ya dikkat çekiyor.
Beş aydan beri duran çatışmalardan sonra ortaya çıkan ilk ciddi durum. Umarım PKK yarın bu olayla ilgili rahatlatıcı bir açıklama yapar.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder