13 Haziran 2014 Cuma

Cumartesi Yalnızlığı

Cumartesi Yalnızlığı, Selim İleri  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 30 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Everest Yayınları, Öykü, 9786051417295, 176 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 114. ve 115. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
... düşmüş yaprak gibiyim. Giden şeylerin, bitenlerin, tükenenlerin, bozuk para gibi harcadıklarımızın bir daha geri gelmeyeceğini biliyorum tabiî. Bütün yitirdiklerimizin. Bir şey önereceğimi filân da sanma. Hattâ sana bunları anlatmayacağım. Demin adresini ısrarla sorarken eski duyarlıkların, ortak özlemlerin canlanacağını, dirileceğini düşünmüştüm. Otobüste, insanların arasında beni bulan güleç yüzün, terli alnın, perçem saçların. Günün birinde, aklıma eserse hani. Taşrada bir doktorun neden taşrayı seçtiğini öğretmemiştin o sıra. Geleceğim, beni ormanlara götürecektin. O vakit ormanların olacak; yaz kış yeşil iğne çamların, meşelerin palamutlu, kaygan ve dik orman yokuşları, ancak alışkın bacakların çarçabuk düzlüğe kavuşacağı. Güzün kavaklar kızıllanıyor, çocukluğumda tekrar tekrar okuduğum, anneme okuttuğum perikızları gibi çıktılar Istanbul-Ankara yolunda karşıma. Senin ormanlarında da. Genç, sağlıklı. Orman insanın iştahasını açarmış. Taşraya doktorlar neden gider? Bugüne kadar bunu düşünmemiş olmama şaşıyorum. "Pratisyen doktor olacağım" demiştin, "daha kaç yıl abuk sabuk kitaplar okumanın gereği yok." İnançlı, Kumkapı'daki kırmızı ekose örtülü kahvemizde, ellerini bana uzata uzata, elini kolunu sallayarak anlattığını unutmadım. Hem ben hiçbir şey unutmadım. Senden sonra o kahveye çok gittim, denize bakan. Denizde köpük dalgalar, sahile vurmuş kanalizasyon birikintileri; bize ender bitkilerden güzel görünürlerdi. Başka şeylere de şaşıyorum. Arkadaşlarınla eğlenirken, şakalaşırkenki rahatlığına. Tasasız, güvençli, ikide bir durup dururken, üstelik dokunmuyor sana bir zararım, omzumu sarsıp, "Seni gidi komünist" diyorsun. Niçin, ah niçin senin karşında suskunum. Suçlu gibi, başım Öne eğik. İçki bardağına. Ben rakı içmesini de sevmem. Ne Yeni Rakı, ne Kulüp; farklarını, ayrılan tatlarını anlamam zaten. "Siz komünistler..." diyorsun. Üniversiteden çıkıp birlikte yürüdüğümüzü, Kumkapı'da saatlerce devrimi anlattığını hatırlıyorum. Toplu yürüyüşlerde, "El ele tutuşalım" dendiğinde sarı benizli, elime yapıştığını hatırlıyorum. Elim küçülür, ufalanırdı. Sol elinde bir çakının derin izi, söğüt bıçaklarken. O kırmızı ekose masa örtüsü eskimedi bir türlü. Kimi zaman tek başıma gidip oturuyorum. Çok bunaldığımda. Epey oldu herhalde; rakı etkisini gösteriyor, yıllar karmakarışık. Söğüt yarası bile gizleniyor, genç et izlerden güçlü çıkmış. Köyden gelme peyniri çatalınla böldün, buzdolabı açılıp kapanıyor, arkadaşlarının bol gülmeleri. "Bu evin karısı, kızı sen ol" demeleri; ben seni ev kızlığında bilmem. "Pratisyen doktor kalacağım, Anadolu'ya giderim." Uzar giderdi yollar, yolların iç burkan yanları. Az mı kızmıştın Kanlı Pazar'da seni yalnız bırakıp kaçtığımda. Önüme çıkan her arka yoldan, her saklı yoldan. Sıcak bir gündü. Güneş ilkyaz güneşiydi. Sabah erkenden buluşmuştuk. Korkuyordum, senin de gitmeni istemiyordum.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder