6 Haziran 2014 Cuma

Muhsin Yazıcıoğlu Suikastı

Muhsin Yazıcıoğlu Suikastı, Selman Kayabaşı, Orhun Ertuğrul Bozok  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Yakın Plan Yayınları, Siyaset Araştırma, 9786055027247, 22 Sayfa, Ocak/2013
Kitabın 112. ve 113. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Gelin şimdi de Kâzım Karabekir'i "hilafetçi", "taassup sahibi", "mürteci" sıfatlarıyla suçlayan ve nihayet İstiklal Mahkemelerinde yargılayan kişilerin, o güne dair ne yazdıklarını okuyalım. Lozan'dan önce Meclis'te Deli Halid Paşa'yı öldüren fakat hakkında kovuşturmaya bile gerek duyulmayan, sonra İstiklal Mahkemelerine başkanlık yapan Kılıç Ali, Karabekir'in eleştirdiği o tören hakkında hatıralarında ne yazmış:

"Meclisin açıldığı 23 Nisan Cuma günü Ankara şehri o zamana kadar görmediği, bilmediği, alışamadığı cidden tarihî bir vakaya sahne olmuştu. Memleketin her tarafından seçilerek arka arkaya gelen mebuslarla İstanbul'dan kaçabilen mebuslar, bütün hükümet memurları, Ankara halkı. Hacı Bayram Veli Camisi'nde toplanıp cuma namazını kıldıktan sonra o günün âdet ve icabına uyarak ellerinde sancaklarla Meclis'in önüne gelmişler ve kapı önünde dualar okunduktan, kurbanlar kesildikten sonra üzerinde ayetler ve hadisler yazılı sancakları Meclis'in kürsüsü üzerine koyarak dualar ettikten sonra muvakkat reisliğe mebusların en yaşlısı Sinop Mebusu Şerif Bey'i seçmişlerdi."

Hocam genel anlamıyla Cumhuriyet'in ilk yıllarına dair yorum yaptınız. Söyleşinin başında tarihe dair bu bilgilerin günümüzü yorumlamak için şart olduğunu söylemiştiniz. Özellikle de 1 Mart Tezke-resi'ne atıf yapmıştınız. Merhum Muhsin Yazıcıoğ-lu'nun suikastı ile son dönemdeki olaylar arasında nasıl bir ilişki vardı? Büyük Birlik Partisi, bu gelişmelerin neresinde duruyordu?


Türkiye'deki iktidar mücadelesini okurken siyasi partileri temel alarak doğru sonuca ulaşabileceğimizi düşünmüyorum. Çünkü Ankara'nın iktidarı son döneme kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin yani ordunun içinde saklıydı. Ordu içinde nasıl geçişler, hareketlenmeler, isyanlar, yönetim kademesinde değişimler yaşandı; bunları okumak, siyaseti takip etmekten çok daha verimli olacaktır,
19. yüzyılda Osmanlı ordusunun yönetimini tamamen ele geçiren ve bu sayede ordunun bütün kalelerini zapt eden Almanya'nın, yeni Cumhuriyet kurulduktan sonra bu imtiyazı hepten terk ettiğini düşünürsek siyaset üzerine yapacağımız yorumlar çıplak kalır. Osmanlı ordusuna yerleşmiş Almanya, Cumhuriyet dönemi boyunca yaşayan bir "damar"dır ve bu damar hiçbir zaman uyumamıştır.

Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder