Kitabın 220. ve 221. sayfalarından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
Bu detayı anlatması gerekmediği halde, otel hesabını kendisinin kapattığını neden açıklama gereği duyduğunu anlamadı. Söylediğine pişman olmuştu ama artık bunun için çok geçti...
"Neyin ödemesini sen yaptın Canan?"
"Odayı ben tutmuştum ama..."
Canan, yine savunmaya geçtiğini fark edince gereksiz açıklama yapma fikrinden vazgeçti. Nuray'ın bu detay üzerinde fazla durmayacağını umut ederek "Otel ödemesini ben yaptım" dedi...
"Karısıyla birlikte konakladığı bütün günlerin ve senin için organize ettiği romantik gecenin hesabını sana mı ödetti arkadaşım? Lütfen cevap verir misin, tam olarak böyle mi oldu?"
"Evet... Karısıyla kaldığı günleri, ekstra harcamalarını ve romantik gecenin bütün masraflarını ben ödedim. Tam beş bin lira!"
"Belli ki bu durum, maddi ve manevi içine oturmuş senin..."
"Hayır canım, hiç de öyle dert etmedim. Sanıyorum aceleyle çıktığı için ödeme yapmayı unutmuştur. Fark ettiğinde zaten çok mahcup olacaktır. Bu diğer konu kadar üzerinde durmamızı gerektirmeyen basit bir olay bence. Çok dert edecek bir durum yok benim için. Hiç kafama takmadım. Hiç üzerinde durmadım. Ha ben ödemişim, ha o ödemiş..."
"Canancığım... Kafana takmadığın bir konu olsaydı büyük ihtimalle anlatmayı bile unuturdun. Oysa sen kaç para ödediğini bile söylemek ihtiyacıyla dolup taşmışsın. Hesap ödeme konusunun seni çok sıktığı ve doldurduğu aşikâr. Belli ki durumu görmezden gelmek niyetindesin yine çünkü Selçuk'u savunmak zorunda kaldığında, onun hatalı olduğunu kabul etmek mecburiyetinde kalıyorsun. Yazık ki bu da senin canını sıkıyor. Çünkü o, senin gözünde öylesine kusursuz, eksiksiz, muhteşem bir adam ki, bu kadar büyük ve çirkin hatalar yapması seni hayal kırıklığına uğratıyor. Onun daima hayalindeki adam gibi kalmasını istiyorsun. Bu yüzden de olan biteni ya görmemeye çalışıyorsun ya da iyi niyetlerle yorumlayıp geçiştiriyorsun."
"Ama unutmuş olamaz mı Nuray? Neden hep olumsuz düşünüyoruz ki? Kafam zaten karışık, sen de bana hep negatif yorumlar yapıyorsun. Gerilmeye başladım bak yine..."
"Ben yorum falan yapmıyorum arkadaşım. Şu ana kadar sadece merak ettiğim şeyleri öğrenmek için sana sorular sorup duruyorum o kadar. Bunun dışındaki her şeyi sen kendin anlatıp yorumladın. Hesabı ödememesine ya da seninle tam anlamıyla sevişmemesine rağmen aslında gayet masum, sıradan bir adam olabilir. Selçuk'u suçluymuş gibi savunan sensin. Onu korumak ihtiyacı duyan kişi sensin. Onu haklı çıkarmak derdinde olan sensin. Hakkında hiç yorum yapmadığım halde sorularımı saldırgan bulan sensin. İşte en başından beri sana söylemeye çalıştığım şey buydu Canan. Ruh her şeyin farkındadır. Senin ruh hafızanda da bu adamla ilgili bilgiler kayıtlı. Bu yaşananlardan anlam çıkaran kişi ben değilim, senin ruh hafızan... Sen ruh hafızanın sesini kısmak istiyorsun, onu duymaya tahammülün yok çünkü hoşuna gitmeyecek şeyler işiteceğini hissediyorsun. Haklı da olabilirsin, haksız da... Belki gerçekten duymak istemeyeceğin şeyler biliyordur ruhun ya da belki başka bir şeyler hatırlatmaya çalışıyordun Bu yüzden içerideki sese direnme. Akışında kalmaya gayret et. Hislerini çekiştirme. Kendini bir şeylere inandırmaya çalışma. Olanı izle. Takip et. Akışa güven. Korkma..."
Canan, süngüsü düşmüş yaralı bir asker gibi omuzlarını ve belini güçlükle doğrultarak derin bir nefes aldı. Daha sakin ve daha soğukkanlı görünmeye çalıştı:
"Haklısın Nuray... İçimden geçeni yüksek sesle söylemeyi başarmam gerekiyor. Aslında Selçuk'un zina diyerek sevişmelerimizi yarıda kesmesini dürüst bulmuyorum. Onun gibi ilahi adaleti, gönül dürüstlüğünü, temizliği, tasavvuf öğretileriyle benimseyen, muhafazakâr bir adamdan evli bir kadınla değil çırılçıplak sevişmesi, o kadının elini tutması bile beklenemez. Bana karşı neden böyle bir tutum içinde anlamıyorum.
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz."Neyin ödemesini sen yaptın Canan?"
"Odayı ben tutmuştum ama..."
Canan, yine savunmaya geçtiğini fark edince gereksiz açıklama yapma fikrinden vazgeçti. Nuray'ın bu detay üzerinde fazla durmayacağını umut ederek "Otel ödemesini ben yaptım" dedi...
"Karısıyla birlikte konakladığı bütün günlerin ve senin için organize ettiği romantik gecenin hesabını sana mı ödetti arkadaşım? Lütfen cevap verir misin, tam olarak böyle mi oldu?"
"Evet... Karısıyla kaldığı günleri, ekstra harcamalarını ve romantik gecenin bütün masraflarını ben ödedim. Tam beş bin lira!"
"Belli ki bu durum, maddi ve manevi içine oturmuş senin..."
"Hayır canım, hiç de öyle dert etmedim. Sanıyorum aceleyle çıktığı için ödeme yapmayı unutmuştur. Fark ettiğinde zaten çok mahcup olacaktır. Bu diğer konu kadar üzerinde durmamızı gerektirmeyen basit bir olay bence. Çok dert edecek bir durum yok benim için. Hiç kafama takmadım. Hiç üzerinde durmadım. Ha ben ödemişim, ha o ödemiş..."
"Canancığım... Kafana takmadığın bir konu olsaydı büyük ihtimalle anlatmayı bile unuturdun. Oysa sen kaç para ödediğini bile söylemek ihtiyacıyla dolup taşmışsın. Hesap ödeme konusunun seni çok sıktığı ve doldurduğu aşikâr. Belli ki durumu görmezden gelmek niyetindesin yine çünkü Selçuk'u savunmak zorunda kaldığında, onun hatalı olduğunu kabul etmek mecburiyetinde kalıyorsun. Yazık ki bu da senin canını sıkıyor. Çünkü o, senin gözünde öylesine kusursuz, eksiksiz, muhteşem bir adam ki, bu kadar büyük ve çirkin hatalar yapması seni hayal kırıklığına uğratıyor. Onun daima hayalindeki adam gibi kalmasını istiyorsun. Bu yüzden de olan biteni ya görmemeye çalışıyorsun ya da iyi niyetlerle yorumlayıp geçiştiriyorsun."
"Ama unutmuş olamaz mı Nuray? Neden hep olumsuz düşünüyoruz ki? Kafam zaten karışık, sen de bana hep negatif yorumlar yapıyorsun. Gerilmeye başladım bak yine..."
"Ben yorum falan yapmıyorum arkadaşım. Şu ana kadar sadece merak ettiğim şeyleri öğrenmek için sana sorular sorup duruyorum o kadar. Bunun dışındaki her şeyi sen kendin anlatıp yorumladın. Hesabı ödememesine ya da seninle tam anlamıyla sevişmemesine rağmen aslında gayet masum, sıradan bir adam olabilir. Selçuk'u suçluymuş gibi savunan sensin. Onu korumak ihtiyacı duyan kişi sensin. Onu haklı çıkarmak derdinde olan sensin. Hakkında hiç yorum yapmadığım halde sorularımı saldırgan bulan sensin. İşte en başından beri sana söylemeye çalıştığım şey buydu Canan. Ruh her şeyin farkındadır. Senin ruh hafızanda da bu adamla ilgili bilgiler kayıtlı. Bu yaşananlardan anlam çıkaran kişi ben değilim, senin ruh hafızan... Sen ruh hafızanın sesini kısmak istiyorsun, onu duymaya tahammülün yok çünkü hoşuna gitmeyecek şeyler işiteceğini hissediyorsun. Haklı da olabilirsin, haksız da... Belki gerçekten duymak istemeyeceğin şeyler biliyordur ruhun ya da belki başka bir şeyler hatırlatmaya çalışıyordun Bu yüzden içerideki sese direnme. Akışında kalmaya gayret et. Hislerini çekiştirme. Kendini bir şeylere inandırmaya çalışma. Olanı izle. Takip et. Akışa güven. Korkma..."
Canan, süngüsü düşmüş yaralı bir asker gibi omuzlarını ve belini güçlükle doğrultarak derin bir nefes aldı. Daha sakin ve daha soğukkanlı görünmeye çalıştı:
"Haklısın Nuray... İçimden geçeni yüksek sesle söylemeyi başarmam gerekiyor. Aslında Selçuk'un zina diyerek sevişmelerimizi yarıda kesmesini dürüst bulmuyorum. Onun gibi ilahi adaleti, gönül dürüstlüğünü, temizliği, tasavvuf öğretileriyle benimseyen, muhafazakâr bir adamdan evli bir kadınla değil çırılçıplak sevişmesi, o kadının elini tutması bile beklenemez. Bana karşı neden böyle bir tutum içinde anlamıyorum.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder