Kitabın 133.sayfasından tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.
On Dördüncü Bölüm
Asayiş şubesi bizim gelmemizle şenleniyor. Hâlâ yalvarmayı sürdüren iki kulampara, sürekli olarak gözlüğünü ve avukatını isteyen otelci, çocukların isterik gülüşmeleri, meraklı polisleri başımıza topluyor. Neyse ki nöbetçi başkomiser becerekli biri çıkıyor da işleri düzene sokuyor. Otelciyi, iki kulamparayı ve çocukları alt katta ayrı ayrı odalara alıyorlar. Bize de biraz mırın kırın ettikten sonra Neco'yu sorgulamamız için ikinci katta, penceresiz, küçük bir oda veriyorlar.
Neco sokulduğu sıkıntı verici odanın ortasındaki masada sessizce oturmuş, başına gelecekleri bekliyor. Alnını duvara çarpmaktan oluşan morluk, güzel yüzünde bir leke gibi duruyor. Oteldeki hırçınlığının yerini endişeli bir uysallık almış. Ama onun bu haline bakıp da teslim olduğunu, ilk sorularımızla çözüleceğim sanmak saflık olur. Kafasının içinde neler döndüğünü ancak şeytan bilir.
Asayiş şubesiyle aramızdaki küçük pürüzleri çözdükten sonra Neco'nun sorgusuna başlayabiliyoruz. Mustafa, onun arkasına geçip ayakta dikiliyor, ben karşısındaki iskemleye oturuyorum. Neco bir tür savunma mekanizmasıyla olsa gerek, masanın üzerinde duran ellerini çekiyor, göremeyeceğimiz bir yere, büyük olasılıkla dizlerinin üstüne indiriyor.
"Bak, Neco," diyorum. "Adam dövmeye meraklı değilim. Oteldeki gibi çıkıntılık yapmazsan, canını yakmayız. Ama bizi uğraştırmaya kalkarsan..."
Neco'nun yeşil beneklerle harelenen ela göz bebekleri hızla hareket ediyor.
Asayiş şubesi bizim gelmemizle şenleniyor. Hâlâ yalvarmayı sürdüren iki kulampara, sürekli olarak gözlüğünü ve avukatını isteyen otelci, çocukların isterik gülüşmeleri, meraklı polisleri başımıza topluyor. Neyse ki nöbetçi başkomiser becerekli biri çıkıyor da işleri düzene sokuyor. Otelciyi, iki kulamparayı ve çocukları alt katta ayrı ayrı odalara alıyorlar. Bize de biraz mırın kırın ettikten sonra Neco'yu sorgulamamız için ikinci katta, penceresiz, küçük bir oda veriyorlar.
Neco sokulduğu sıkıntı verici odanın ortasındaki masada sessizce oturmuş, başına gelecekleri bekliyor. Alnını duvara çarpmaktan oluşan morluk, güzel yüzünde bir leke gibi duruyor. Oteldeki hırçınlığının yerini endişeli bir uysallık almış. Ama onun bu haline bakıp da teslim olduğunu, ilk sorularımızla çözüleceğim sanmak saflık olur. Kafasının içinde neler döndüğünü ancak şeytan bilir.
Asayiş şubesiyle aramızdaki küçük pürüzleri çözdükten sonra Neco'nun sorgusuna başlayabiliyoruz. Mustafa, onun arkasına geçip ayakta dikiliyor, ben karşısındaki iskemleye oturuyorum. Neco bir tür savunma mekanizmasıyla olsa gerek, masanın üzerinde duran ellerini çekiyor, göremeyeceğimiz bir yere, büyük olasılıkla dizlerinin üstüne indiriyor.
"Bak, Neco," diyorum. "Adam dövmeye meraklı değilim. Oteldeki gibi çıkıntılık yapmazsan, canını yakmayız. Ama bizi uğraştırmaya kalkarsan..."
Neco'nun yeşil beneklerle harelenen ela göz bebekleri hızla hareket ediyor.
kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder