11 Haziran 2014 Çarşamba

Yalnızlık Sek İçilir

Yalnızlık Sek İçilir, Ahmet Demir  tarafından yazılmıştır. http://kitapgalerisi.com'da % 20 İndirim ve aynı gün kargoya teslim avantajıyla alabilirsiniz. |  Destek Yayınları, Roman, 9786054994519, 223 Sayfa, Haziran/2014
Kitabın 100. ve 101. sayfalarından  tanıtım amaçlı alıntı yapılmıştır.

Zamk kokusu çekiç sesleriyle büyüdüm.
Ayakkabı tamircisi bir babanın çocuğu, sıradan bir esnafın oğluyum...
İlkokuldan itibaren babamın yanına gider, ona yardım ederdim. Elleri deri kesmekten siyahlaşmış, emektar bir baba! O da babasından öğrenmiş bu sanatı, okula gidememiş, tıpkı benim gibi. Okul sırası nedir bilmez, ilkokulu okuduktan sonra almış babası yanına... Sen sanat öğreneceksin demiş...
Kader ortağım, en iyi arkadaşım...
Ökçe çakmaktan, eski ayakkabıları tamir etmekten yorgun düşmüş babam!
Sivas 1995
On sekiz yaşında sakallarımın yeni çıktığı zamanlar, içim yanardağlar gibi alevler içinde. Babamın ayakkabıcı dükkânında çalışıyorum. İsmi Kısmet Kundurahanesi...
Kısmet Kundurahanesi dedemden bize kalmış bir miras, bizim ekmek teknemiz. Sivas'ın Buruciye Medresesi yakınlarında. Yılların eskittiği bir mahallenin, eskitemediği bir kundurahanesindeyiz... Tabelasını dedem yaptırmış, babam saygısızlık olmasın, bereketi kaçmasın diye hiç dokunmamış yıllardır. Yazıları paslanmış ama kimin umurunda...
Kısmet Kundurahanesi'ne bir gün mahallenin delikanlısı Bekir Abi gelir, bir gün kılıbık Muzaffer Abi. Dertleri ayakkabı tamiri değil elbet, babamın o derin sohbeti. Babam "Çay kap gel oğlum" der, sonra hem çekicini vurur hem de çenesini...
İş olmadığı zamanlar taburemi kapının önüne koyar karşı komşumuz zücaciyeci Muzaffer Amca'nın o güzel kızının gelmesini beklerdim. Her öğlen 12.20'de elinde yemek kaplarıyla gelir, babasına yemek getirirdi... Gözüm öğlen olduğu zaman hemen saate ilişir, gelecek diye atardım kendimi dışarıya...
Siyah, dalgalı saçlarıyla salına salına gelir, bana bakar, içeri girerdi. Bazı günler gelmediği zaman meraklanır, ona bir şey oldu diye korkardım...
Akşam olup eve doğru adımlar atarken aklımdan onu geçirir, onu düşünerek gülümserdim...
İsmi Nazlı! Ne zaman onu düşünsem saçlarına vuran güneşi, o pırıltılı gözleriyle bana bakması aklıma gelirdi... Uzun saçlarının kokusunu karşı caddeden bile alırdım...
Tanışmaya hiç cesaret edemedim, bizim esnaf camiasında o esnafın ailesine bakmak bile ayıptı... Hiç konuşamadım, hiç bahsetmedim ona hayranlığımdan...
Bu kitabı KitapGalerisi'nden bu linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

kitap

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder